"ABD, Türkiye'den vazgeçemez." Bu sözü ne çok işitiyoruz, değil mi?
Akşamları tv kanallarını geziyorum.
Hep bu söz çıkıyor karşıma.
Herkes ne kadar emin!
Ağır biçimde karamsar bir tablo çizenler bile...
Doğru! ABD, 65 yıllık stratejik ortağından, yani Türkiye'den kolay kolay vazgeçemez.
Ama hangi Türkiye'den?
Bu soruyu dile getirmekten daha ne kadar kaçınacağız?
ABD'nin kafasındaki geleceğin dünya düzeninde Türkiye'nin yerini en küçük detayına kadar sormaz, sorgulamazsak olup bitenleri anlayamayız.
***
Burada bir yıldır yırtınarak şunları soruyorum...
Neden ABD'nin en üst seviyedeki kurumlarında, Pentagon ve
CIA koridorlarında,
Dışişleri Bakanlığında 1991'den (1. Irak Savaşı'ndan beri) bu yana bizim sınırlarımızın darmadağın edildiği haritalar "
Yeni Ortadoğu" olarak sunuldu?
Neden Suriye'yi üçe, dörde bölen,
Türkiye, İran ve Pakistan'ı küçülten haritalar üzerinde çalışıldı, çalışılıyor?
Bütün bunların düşünce kuruluşlarının fantazileri olmadığını bugün o haritaların yavaş yavaş hayata geçirilmesinden anlayabiliyoruz.
***
Upuzun bir hikaye aslında...
Sovyet tehditi kalktıktan sonra ABD'nin
Türkiye'den askeri varlığını tedricen çektiğini; ekonomik ilişkileri sürekli yokuşa sürüp durduğunu falan başka zaman ayrıca yazarım.
Fakat hepsini geçtim...
15 Temmuz'u yaşadık.
ABD'nin rolünü; ABD ve AB'nin hain darbe girişiminden sonraki tutumlarını gördük.
Senato onaylarsa ABD Dışişleri Bakanı olacak Pompeo'nun Erdoğan iktidarına tam da o günlerde "Totaliter İslamcı diktatörlük" dediğini de bilmeyen yok.
Bu kadarı bile her şeyi anlatmaya yeter!
ABD, belli ki başka bir Türkiye istiyor.
Dünya deseniz, hızla değişiyor; uluslararası dengeler allak bullak.
Dolayısıyla öyle "ABD, Türkiye'den vazgeçemez" diye
yuvarlak laflara kanıp gevşemek asla söz konusu olmamalı!