Hiç evirip çevirmeden söylemek gerekiyor ki...
Suriye'de PYD/YPG demek çok uzun süredir aynı zamanda ABD demektir; bu örgütün elinde tuttuğu topraklar ABD'nin bölgedeki tek hâkimiyet alanıdır.
Yani ABD ile ilişkilerimizde tarihi bir dönemeçteyiz.
Neden mi? Anlatayım...
Aylardır kırmızı çizgimizi dosta düşmana iletiyor, Kuzey Suriye'deki "terör koridoru"na asla izin vermeyeceğimizi söylüyorduk.
Afrin operasyonunu böyle başlattık.
Sonra "bizi yanılttınız, uyarmadınız" demesinler diye...
Kıvırmasınlar diye...
Deyim yerindeyse, davul çaldık.
Dinlemeye yanaşmadılar.
Şimdi sonucunu görüyorlar.
Mesele dostluk, düşmanlık meselesi değildir.
Ama işbirliğimizi sürdüreceksek her şeyin yeni baştan düşünülüp düzenlenmesine ihtiyaç duyulduğu açıktır.
Hele şu "stratejik ortaklık" terimi var ki, tam gözbağcılık!
Yıllarca bu "hile"yi yuttuk.
Yetti!
Sen stratejiyi müttefiklerini hiç umursamadan oluşturacaksın...
Sen 1991'den beri Washington'da 21. yüzyılda Ortadoğu'nun şekillenmesine ilişkin onlarca harita üretecek ama Türkiye'ye hiç sormayacaksın...
Daha 15 Temmuz'un bile hesabını vermemişken, üstüne bir de PYD/YPG'yi düzenli ordu hale getireceksin...
Ve her şey böyle sürsün isteyeceksin!
Yok öyle şey!
Olmayacak!
İstiklali ve istikbali için harekete geçen Türkiye artık bu dönemi kapatıyor.
Bundan sonrasını onlar düşünsün.
Allah ordumuzu muzaffer kılsın, diplomasi irademize güç versin...