Batı Afrika'da Angola diye bir ülke...
Kıtanın üçüncü büyük ekonomisi ama çok zamandır global medyada lafı pek geçmez.
Belki siz de adını şöyle bir duyup geçmişsinizdir.
Oysa gençliğimi hatırlıyorum da...
Aramızda siyasetle ve dünyada olup bitenlerle ilgilenenler için Angola hep merak konusuydu.
Nerdeyse her gün orada sürüp giden iç savaşla ilgili bilgiler, fotoğraflar basına düşerdi.
Yayınevleri Angola'daki iç savaşın tarafları hakkında broşürler yayınlardı.
Kabaca üç taraf vardı. Birini ırkçı Güney Afrika ve o zamanlar "Hür Dünya" denilen Batı, diğerini Sovyetler Birliği destekliyordu. Bir de İsrail tarafından maaşa bağlanmış ve bunu saklamaktan kaçınmamış bir lidere sahip üçüncü bir gerilla grubu vardı.
Derken iki binli yıllar geldi.
30 yıllık iç savaş bitirildi, Angola da dünya sahnesinden çekildi.
***
Azıcık sabır, ne olur bize ne Angola'dan demeyin!
Olay şu...
İç savaş bitince
CIA'nın Angola dosyaları ortaya döküldü.
Anlaşıldı ki, CIA orada iç savaş boyunca
üç bin büyük çaplı, on bin kadar da küçük çaplı operasyon yapmış. Hepsi birbirinden kanlı, birbirinden pis ve acıları derinleştirici operasyonlar...
Öğrendiğimde "Normaldir" demiştim; "UNITA ve FNLA adındaki gerilla gruplarını zaten açıktan destekliyorlardı."
Hayır! Epey sonra anladım ki,
CIA o zamanlar Sovyetlerin desteklediği ve bugün partileşip ülkeyi yöneten MPLA içinde de çalışmış.
Bunlara CIA'nın "
gizli savaşları" deniyor malum.
İnsan işin bu yanını öğrenince bozuluyor tabii.
Neden? Çünkü ortadaki sorunu açıklamak için onca emek harcanan
sosyolojik paradigmalar, derin siyaset analizleri güme gidiyor...
Çünkü komplo teorisyenlerini bile boşa düşürtecek kadar
düz tezgâhlar bunlar...
***
Şimdi sadede geleyim...
Dünkü yazımda tek bir cümleyle değinmiştim.
Arap Baharı'nın da böyle dosyaları var.
İtiraf ve ifşa kıpırdanmaları başladı bile.
Trump'ın başkanlığı bu bakımdan kritik önemde.
Uzun süredir sumen altı edilen
Arap Baharı dosyaları ve Ortadoğu'daki
"
gizli savaşlar" medyaya yansımaya
başlarsa, işler karışır.
Hem Esad'a, hem Suriye direnişçilerine, hem YPG'ye çalışan ve DEAŞ'ı da sırıtarak izleyen bir dizi operasyon dersem mesela...
"Yok artık" mı diyeceksiniz?
Demeyin...
NOT: Bunları yazdım diye olayların sosyolojik ve ekonomik dinamiklerini yabana atmaya başladığımı sanmayın! Önümüzdeki günlerde yine Arap Baharı'yla ilgili bir konuya bu açıdan dikkat çekeceğim. Ekonomi önemli, hem de çok!