İtiraf edelim...
15 Temmuz'dan sonra sinsi hesaplar biter diye düşündük.
Kriptolara diyecek şey yok tabii. Çünkü onların varlıkları yalan!
Fakat Fetö'nün ne olduğunu geç de olsa anlayanların artık bir asgari müşterekte buluşacaklarını umduk.
Millet Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın arkasında dimdik durduğunu göstermişti ya...
Nihayet kurumlar da, siyasiler de, sosyal medya operasyoncuları da bir "duruş" gösterir sandık.
Yanılmışız.
Hayalciymişiz.
Aceleciymişiz.
Ve en açık olanı şu ki...
Son üç, dört yılda içten içe nasıl çürüdüğümüzü bilmezlikten gelmişiz.
***
Baksanıza...
15 Temmuz'un toplumsal zihindeki derin izlerini silmek isteyenlerin harekete geçmesi için iki buçuk ay geçmesi yetti.
Milletten utanıp eski hesaplarını tatil etmediler.
Kendilerine dönüp "
ne halt ediyoruz biz, bu tavır zımnen Fetö'cülere destek çıkmaktır" demediler, demiyorlar!
Çünkü korkuyorlar.
"
Beyaz medya" mesela...
Sürekli sırtını sıvazlayan Batı elinin çekilmesini istemiyor. Terk edilmek korkusu onları sinsi hesaplara itiyor.
Bir yıl önce Fetö'cülere uzlaşma çağrıları yapan
muhafazakâr görünümlü medya mesela...
İktidar partisi üzerindeki etkilerinin azalmasından korkuyorlar.
Siyasetçiler mesela...
Türkiye'nin zor durumda kaldığı olaylarda ortadan kaybolan siyasetçileri kastediyorum; diğerlerini tenzih ederim.
Bu arkadaşların Erdoğan'dan ses çıkıncaya kadar çıtları çıkmıyor. Nerede saklandıkları bile bilinemiyor bazen. Yıllardır böyle.
Şimdi her fotoğraf karesine girmelerine aldanmayın!.
Ortada olmadıkları zamanların elbet bir gün hesabı sorulur diye korkuyorlar.
***
Peki ne olacak?
İnşallah bu günler de aşılacak.
Ama şu önemli...
Belki de ihtiyacımız bir asgari müşterek arayışı değil. Aradıkça, kayboluyor çünkü!
İhtiyaç duyduğumuz şey
haysiyet!
Orada birleşmeliyiz.