Bazen hep aynı kalıplarla tartışmak "körleştirilme"ye razı gelmek anlamı taşır.
Örnek mi?
28 Şubat darbe hukukuna bakışımız böyle bir körleşme içeriyor.
Düşünün, durmadan bitirdik, yıktık, çanına ot tıktık 28 Şubatçıların ve 28 Şubat kafasının, diyeceksiniz.
Fakat hâlâ 28 Şubat'ın olağandışı hukuk uygulamaları yüzünden çile çekenlere sıra bir türlü gelmeyecek.
Görülmeyecekler, unutulacaklar, vatan hasretiyle uzak diyarlarda gezinip davalarının hakka hukuka uygun biçimde sonuçlanmasını bekleyecekler.
Olur mu? Olmaz. Olmuyor.
***
Tayyar Tercan...
Gazeteci. Siyasi, edebi yazılar yazıyor.
Diriliş Postası'nda da yazdı.
Solcu ve gazeteci olanları dikkate alan kamuoyu Tercan gibilerini hiç görmüyor.
Oysa Tercan 9 yıl cezaevinde yattı. Üç yıldır gönülsüz sürgünde.
Zamanın emniyetinde
akla gelmeyecek korkunç işkenceler ve tehditler sonucu alınan ifadelerinin delilsizliğini yine doğrudan emniyet raporlarıyla da belgeledi ama dinleyen mahkeme çıkmadı.
İspatlanmış işkencenin bir davayı esastan bozmaya yettiğini kabul
etmeyen yok ama konu
Tayyar Tercan olunca hiç
dikkate alınmıyor.
Ona ve onun gibi hâlâ 28 Şubat mağdurluğu sürenlere "körlüğümüz" sürüyor maalesef.
Avukatları İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yeniden yargılama başvurusunda bulundular. Ret cevabı geldi. Şimdi bir de ret kararına itiraz yapıldı.
Bakalım, bu talihsiz adamın çilesi dolacak, hak yerini bulacak mı?
***
TWİTTER VE ÖZGÜR BASIN
Sosyolojik teorik bakışı umursamayıp istatistiklere iman etmek hoşumuza gidiyor ama ciddi
yanlışlara da yol açıyor.
Geçenlerde Hürriyet'de Selçuk Şirin "
Biz Twitter'ı neden bu kadar çok sevdik?" başlıklı bir yazı kaleme almıştı.
Twitter'da aktif olan ilk üç ülke
Endonezya, Türkiye ve Suudi Arabistan. Oysa gelişmiş ülkeler başta Twitter, sosyal medya kullanımında nal topluyorlar. O halde, demiş Şirin, mesele
özgür basının var olup olmaması meselesi.
Eh, gönlü de bu sonucu istiyor, al sana kapı gibi de istatistik!
Bence de bir ilişki var. Ama nasıl?
Baştan bakalım.
Özgür basın ne?
Türkiye medyasıyla Suudi medyası aynı kazanda kaynatılabilir mi?
Gelişmiş ülkelerdeki basın gerçekten
özgür de ondan mı?
Diyor ki, Selçuk Şirin "
New York'taki arkadaşlarımın çoğunun Twitter hesabı yok, olanlar da arada bir uğruyor."
Peki ya "özgür basın" onlarda artık
etrafa "
fikir saçacak" kadar bile
istek bırakmamış, yani resmen uyuşturulmuşlarsa?
Şirin sosyal medya kullanımını gerekçelendirirken bir de "
İnsan bilmek, öğrenmek, paylaşmak istiyor" diyor.
Bak işte, o "paylaşmak" lafı önemli.
Belki Batılılar paylaşmak falan istemiyorlardır, ha?