Fark etmemişim...
"Kendini şımart" tavsiyesinin modası geçmiş meğer!
Oysa yakın zamana kadar gazetelerin hafta sonu eklerinde ve televizyon kanallarının sabah programlarında bu tavsiye pek gözdeydi.
Odası tepeleme oyuncakla dolu fakat yine de mutsuz çocukları andıran yetişkinlerden geçilmiyordu.
Hali vakti uygun olmadığı halde sırf kendi kendini şımartacak diye güne spa'da masajla başlayan, ardından alışverişte en olmadık şeylere para döken, yemekte bol kalorili bir tatlıyı mideye indiren ve gece yatmadan önce "ne yaptım ben!" diye ağlayan insanlar tanıyorum.
***
Görevler, sorumluluklar, koşuşturmacalar ve hoyratlıklarla dolu gündelik hayat rutini içinde
bütün cömertliği ve şefkatiyle bizi kucaklamayı sürdürecek bir kalp bulmak zor.
Onun telafisini insanlar kredi kartlarına "
şımarma"da aradılar, borçlar şişti ama perişanlıklar gizlendi.
Peki şimdi durum değişti mi?
Ne gezer!
İtici bir kelimeyi çöpe atıp yerine fena halde gönül çalıcı bir kelime koymuşlar.
Üstelik olayı alışverişin dar kalıplarından çıkartıp "
kişisel gelişim" illüzyonunun içine yerleştirmişler.
Nasıl mı?
Artık "
Kendinizi ödüllendirin!" diyorlar.
"
Yeni yılda yeni bir sen" başlıklı bir yazıda "uzman" kişiden şöyle bir tavsiye okudum: "Kendinizi ödüllendirin.
Başladığınız işi bitirdiğinizde
patronunuzdan teşekkür beklemek yerine siz kendinizi tebrik edin, hatta ödüllendirin."
Nasıl bir çocuklaştırma ve kandırma stratejisidir bu!
"Patrondan teşekkürü boş ver!" anlamına gelen söz nasıl da acıklı!
Modern insanın kalabalık içindeki yalnızlığını ve
değer bilmez bir ortamda yaşadığını yüzüne vurmamak için bu kandırmacalara gerek var mı?
***
Diyeceksiniz ki...
Bütün bunları niye yazıp duruyorsun?
Söyleyeyim...
Birincisi...
Yalanla abat olunmaz. Böyle uyduruk kaydırık numaralarla da "
kişisel gelişim" olmaz.
İkincisi...
Bize sürekli fikir, inanç, tavsiye, duygu, hayat tarzı satıyorlar. Her şey ürün.
"
Birey olmak" falan istiyorduk ama "
müşteri" olduk.
Ne yapıp edip bu kafesi kırıp çıkmak gerekiyor.