Madem pazartesi geldi çattı, güncel siyasete dönsek mi?
Ama yine lafı dolandırmadan... Hani AK Parti-CHP koalisyonunun kurulamayışına üzülme konusunda anlayamadığım şeyler var demiştim.
Zaten şu geçen üç gün boyunca da bu koalisyona çok ihtiyaç duyduğu söylenen kamuoyunu arayıp taramaya devam ettim, hiçbir emaresini göremedim.
Tabii bu iddiayı öne sürenler kadar yüksek sosyolojik zaviyeden bakamıyor olabilirim.
Yani "zihinde inşa edilen bir toplum"dan aşağı doğru...
Benimki aşağıdan yukarı doğru.
Fakat orayı geçelim...
Bugün "anlayamadığım" bir noktayı daha açacağım.
Nedir o?
AK Parti-CHP koalisyonunu savunanlar içinde yer alan değerli dostlar bu koalisyonu aynı zamanda bir siyasi olgunluk aşaması olarak değerlendiriyordu.
Hatta baktım, sevgili Etyen Mahçupyan son yazısına "Bir olgunluk sınavıydı sadece" başlığı koymuş.
İki partinin de bu sınavı veremediğini ama sınava girmiş olmalarının bile bir sağduyu belirtisi olduğunu söylüyor.
İleri sürdüğü tez de şu: "Koalisyonun gerçekleşmemesi, henüz Türkiye sosyolojisinin toplum olmaya yeterince hazır olmadığını, cemaatçi bakış içine hapsolmuşluğunu sürdürdüğünü ve kısıtlı işbirliğinden ziyade kısıtsız çatışmayı daha rahat içselleştirdiğini gösteriyor."