Gün gelir...
Yaşantımızı, çevremizi, ilişkilerimizi pislik götürmeye başladı hissine kapılır, buna isyan etmek isteriz.
Bir zihin bulanıklığı anında içimizdeki isyanı bastırmanın yolunu buluruz. Değiştirmeye gücümüzün yetmediği hayat yerine nesnelere güç yetirmeye kalkışırız.
Temizlik kendi küçük dünyamızın "iktidar iradesi" olup çıkar.
Elimize geçen ne varsa, defalarca yıkamaya başlarız.
Kapının eşiğini, terlikleri, koridordaki şilteyi...
Meyveleri bile tekrar tekrar... Sonra ellerimizi, ah ellerimizi...
Sular yetmez; sabunlar, deterjanlar tatmin etmez.
Her şeyi, her yeri ova ova, kazıya kazıya temizlemeye çalışan biri olup çıkarız.
Ve kir asla mutlak biçimde yenilgiye uğratılamaz.
Kir mi dedim? Üzerimize üzerimize gelip bunaltan "dünya" mı deseydim yoksa!
***
Tabii bu takıntı erkeklerin pek bilmediği bir "
kaçış" yoludur; çoğunlukla gider
kadınları bulur.
Tv dizileri de aynı ruhsal enjektör mekanizmasıyla içimize işler.
O hikâyeler boşuna mı bu kadar tutuluyor?
İki gözü iki çeşme, ekrandaki aileye ağlayarak kendi ailesinin dertlerini unutuveren milyonlarca insan...
Hiç kuşkunuz olmasın, son zamanlarda bizim toplumu ve özellikle de kadınları esir almaya başlayan "
doğru beslenme" takıntısı da aynı damardan yürüyor.
Malum, Ramazan boyunca ekranlarda sadece ilahiyat polemikleri yoktu. Beslenme tartışmaları da hiç eksik olmadı..
Canan Karatay'ın "
onu yeme, bunu ye!" komutları durmak bilmedi.
Bayramdan sonra bu konuya girmeye niyetlenmiştim ama gündem öyle sert biçimde ağırlığını koydu ki, elim varmadı.
Yine de şimdi araya bir çift laf sıkıştırayım.
***
İtiraf edelim ki, "
ne yemeli, ne yememeli" takıntısı iyi "
kafa" yapıyor!
Sabah akşam tereyağı mı, yumurta mı, karbonhidrat mı, lifli yiyecekler mi diye konuşup birbirimize beslenme tecrübelerimizi aktarırken hayatımızın diğer yanlarında "
yediğimiz onca haltı" unutuveriyoruz!
Bilmiyorum, Karatay hocanın "
on yumurta, deve sütü" gibi önerileriyle konuyu
aklın kıyısına kadar çekmesi artık bizi uyandırır mı?
Oysa doğru beslenme çılgınlığının ortaya çıkardığı tip çok garip, çok sağlıksız bir şey!
Durup baksak göreceğiz...
Gastro- intestinal bir ruh.
Sürekli tedirgin bir zihin ve ağıza odaklanmış bir disiplin ahlakı.
Hakiki derdimizin devası bu olabilir mi hiç!