Bir aş dükkanının veya iddialı bir şefin tanıtımında "Anadolu'nun orijinal lezzetleri" gibi bir ifade gördüm mü, tadım kaçıyor.
Neden?
Birincisi...
"Orijinal" çok problemli bir kelime.
Haslığı, "başlangıçtaki hal"i, yani "esas"ı gösteren kelime öyle hallere girip çıkmış ki, sonunda "değişik ve şaşırtıcı bir şey"i de işaret eder olmuş.
Manidar tabii!
Üstelik kelimenin bu iki anlamı bizi aynı an ve bağlamda büyülüyor!
İkincisine gelince...
Dümdüz söyleyeyim: Tarihsel köklerini test etmek üzere araştırma amaçlı yemek pişirmiyorsanız, bilmelisiniz ki, "orijinal lezzet" diye bir şey yoktur.
Zaten lezzet denilen şey sadece malzemeler, tarifler ve pişirme teknikleriyle oluşmuyor ki!
Lezzetin fizyolojik reaksiyonların birleşiminden ibaret olduğunu iddia edecek kadar kuru ve katı birisi olmanın da alemi yok.
Lezzet, zihnin üretimidir.
Çağa, döneme, kuşaklara, trendlere göre değişen kültürel bir kıstastır.
Sonuç olarak mutfakta bir yöreye ve kültürel temellere atıf yapmak çoğu zaman hoş bir hatırlama seansı; hatta kültürel bir süs!
O kadar!