Lider verdiği dini vaazlarla tanınmıştı. Bu vaazlar öyle etkiliydi ki, büyük şehirlerde lidere bağlı topluluklar oluştu.
Birkaç yıl içinde lider, mesih kabul edildi.
On yıl kadar sonra topluluk mensupları hipnotik bir paranoya çemberinde yaşamaya başladılar.
Hem kıyametin yaklaştığı bilinciyle yaşıyorlardı, hem de ülkenin politik çevrelerinde garip biçimde cesur girişimlerde bulunuyorlardı.
Gelirler ve cemaate bağlı kurumlar hızla büyümüştü.
"Plan Komisyonu" diye elli kişilik seçkin bir ekip oluşturmuşlardı.
Bu ekip problem çıkaran politikacılara isimsiz şantaj mektupları yazıyor, kendilerine yakın medyayı yönlendiriyor ve "derin devlet"le bağlar kuruyordu.
***
Hikâyesi 1959'da başlayan ve 1978'de sonlanan
Halkın Tapınağı adlı modern çağ dinsel cemaatinden söz ediyorum.
Merak etmişsinizdir; ne mektubu, ne şantajı diye! Eh, o zamanlar
dijital dinleme ve takip teknolojileri yoktu!
Peki sonra ne oldu?
Lider Jim Jones hem İsa'nın, hem de Marx'ın cisimlenişi olduğunu iddia etmeye, siyasal bağlarını derinleştirmeye ve "düşman"
Küba'yla ilişkiler kurmaya başladı.
Uzun lafın kısası,
kullanışlı olmaktan uzaklaştı.
Bu kez devlet rahatsız olmaya başlamıştı.
Jim Jones karamsarlığa kapıldı ve göçe karar verdi.
Çoğunluğu siyahlar ve eski Amerikan sosyalist hareketinden gelen bağlılardan oluşan fakat
yönetimi bir grup beyazın elinde bulunan cemaat Fransız Guyana'sında satın aldıkları çiftliğe yerleşti.
***
Gençliğimin en sarsıcı olaylarından biriydi.
1978 Kasım ayında bir sabah ajanslar Fransız Guyana'sındaki
Halkın Tapınağı çiftliğinde yaşayan 900 küsur insanın zehirli su ve enjeksiyonla intihar ettiği haberini veriyordu.
Yıllarca böyle bilindi olay.
CIA'nın devreye girmesinden önce olay yerine giden Guyanalı yetkililerin raporları ancak 2006'dan sonra tartışılmaya başlandı.
Artık çoluk çocuk 911 kişinin öldürüldüğüne inanılıyor.
Yakındaki ormanda cesetleri bulunan müritlerdeki kurşun yaraları da buna bağlanıyor.
Katliamı yapanların "
emekli Yeşil Berelilerden oluşan ve bazıları Jones'un manevi evladı olan beyaz müritler" olduğu iddia ediliyor. O müritler (ajanlar?) şimdi neredeler konusu karanlıkta!
Bütün bunları neden anlattım?
Birincisi...
Birkaç gündür CIA'nın "beyin yıkama" projesi MK ULTRA çerçevesinde
Halkın Tapınağı medyada yeniden konuşulmaya başlandı.
İkincisi ise şu soru...
ABD'de yaşayan kullanışlı dinsel yapılara global güçlerin çıkarlarına hizmet eden ve gerekirse çok yıkıcı olabilen "
derin çekirdek"ler mi yerleştiriliyor?
Şu da var tabii...
Bu tür cemaatleri geleneksel dinsel yapılara bakarak anlamaya çalışmak maalesef işe yaramıyor. "
Modern cult"ları bilmek gerekiyor.