Güneş batarken, dağların şarap rengi aldığı hoş bir saatte Beyrut yolunu tuttu. Halk kırlara yayılmıştı, kimsede üzüntü yoktu. Cebel baştan başa bol paralı, sıhhatte bir cemaatin doldurduğu refah, saadet ülkesiydi... Kendisini öyle sefil, öyle bitkin görüyordu ki, bir insan kafilesi ile karşılaşırken çok uzaktan yolun kenarına çekiliyor, araya mesafe koyuyordu. Ürkekti, azarlanmaya layık olduğuna kendisi hükmediyordu. REFİK HALİD KARAY (Sürgün)