Gezi, darbe teşebbüsleri, seçim atmosferleri, Ortadoğu derken güncelin ve siyasetin içine iyice gömüldüm.
Bunda bir dert yok elbette!
Fakat ne zamandır yazmayı ertelediğim daha derinlere uzanan meseleler var ki, zamanıdır, artık ağır ağır üzerlerine eğilmeye başlamalıyım.
Mesela, neokolonyalizm dedim, bir türlü arkasını getiremedim.
Zihniyet kolonyalizminden; içsel (internal) sömürgeleşmeden söyle bir söz ettim, bıraktım. "Biz hiç sömürgeleşmedik" diye övünenler zihinlerimizin sömürgeleştirilmesinde epey yol alındığı gerçeğini atlıyor.
Epeydir, dindarların bile "birey" kavramını şevkle sahiplenmesinde ciddi bir tuhaflık olduğunu vurguluyorum. Bunu tartışmaya açmak gerekiyor.
Ayrıca 2002'den bu yana Türkiye sosyolojisinin siyasal alanda tecessüm edişi üzerine daha sorgulanacak çok şey var; önemli konu.
***
Ancak bugün de güncel siyaset içinde kalacağım. Çünkü iki noktaya temas etmek istiyorum.
Birincisi...
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun siyaset sahnesindeki muhtemel yeri ve süresi.
Tahmin ettiğim gibi oldu.
İhsanoğlu'nu sahneye sürenler şimdiden seçim yenilgisinin yükünü onun sırtından kaldırma çabasına girişiverdiler.
Doğan grubu sözcülerinin "
İhsanoğlu kazandı; Bahçeli ve Kılıçdaroğlu kaybetti" türünden analizleri manidar.
Belli ki, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu'nun biletini kesmişler.
Ama İhsanoğlu'nun bir ay gibi zamanda çok mesafe aldığını söyleyip "
çatı"yı ayakta tutmaya çalışıyorlar. Çatı konusuna dikkat!
Ham çatıyı hem de İhsanoğlu'nu
gelecekteki bir siyasal hamleye saklamak istiyorlar.
İyiden iyiye "
kukla oynatıcısı" rolünü benimseyen
bu tayfa tasfiye olmadıkça Türkiye rahat nefes alamayacak.
Bunlar müdahale ettiği sürece muhalefet sahici bir siyaset üretimine geçemeyecek.
***
İkinci nokta...
Bazıları
örtülü halk düşmanlığını ve kriz sevgisini hâlâ demokratlık perdesinin altına saklamaya çalışıyor.
Neymiş?
Yüzde 52 oyla rahat Cumhurbaşkanlığı yapılamazmış!
Arkadaşlar, kamuoyu anketi, Eurovision yarışması, tv şovu, mahalle arasında "beşte devre, onda biter" maçı falan yapılmıyor. Seçim bu!
Çok beğendiğiniz
Batı'da böyle fikirlerle şaka yapmaya kalkanı anında kovalarlar! Türkiye halkına bu kirli numaralarınızı yutturacağınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Soru şu...
Özellikle medyada çöreklenmiş
kriz manyaklarının Türkiye'yi sevmediği açık.
O halde... Bu adamlar
nereyi, kimi, hangi ülkeyi seviyorlar?