Serviler ve zeytin ağaçlarıyla dolu bir tepede dar bir patikada ilerliyorsunuz. "Anma tepesi" diyorlar oraya. İri taşlarla döşeli bir giriş çıkıyor karşınıza. Sanki bir dehliz bekliyor sizi. İçerde koyu bir karanlık var.
Mekân birden uzay boşluğuna dönüşüyor.
Ve çevrenizde yıldızlar parlayıp sönüyor.
O yıldızlar Nazi soykırımı sırasında öldürülen bir buçuk milyon çocuğu simgeliyor.
Bir ses tek tek her çocuğun adını, yaşını ve ülkesini söylüyor.
Boğulur gibi oluyorsunuz.
Dışarıya, yani gün ışığına çıktığınızda içinizde beliren ferahlama duygusunu yanınızdakilere belli etmemeye çalışıyorsunuz.
İnsanlığınızdan utanıyorsunuz.
Bazılarının içlerindeki acıyı dağıtmak için hemen konuşmaya başladığını ve "Bu müzeyi gezen biri bir daha çocuklara nefret ve yıkım gözüyle bakamaz!" türünden laflar ettiklerini işitiyorsunuz.
***
Ah bizim saflık arayışlarımızın aldanışı!
Ah şu "
hümanist endüstri" ve hayatın gerçekleri arasındaki berbat uçurum!
Bu anlattığım "
Kudüs Çocuk Soykırımı Müzesi"nin az ötesinde İsrail askerleri
Mescid-i Aksa'ya girmek isteyen çocukları gaddarca tekmeliyor, plastik mermi atıyor, yakalarsa kolunu kırmaya çalışıyor.
Yaklaşık 80 kilometre uzakta,
Gazze'de hiç durmadan çocuklar ölüyor.
Ablukadan, ilaç ve mama yetersizliğinden ve iki haftadır olduğu gibi başlarına bombalar yağdırıldığı için ölüyor.
Anlattığım müzeyi kuran İsrailli siyasetçiler, mesela
Ayalet Shaked gibi bir kadın milletvekili "
Filistinli annelerin bebekleriyle birlikte öldürülmesini" isteyebiliyor.
O müzenin bulunduğu Kudüs sokaklarında bazı pislik herifler en ufak sıkıntı hissetmeksizin üzerinde
tam karnından isabet alan Arap hamile kadın resmi bulunan tişörtler giyip dolaşabiliyor.
Müze dediğimiz ne ki?
Bir taraftan
geçmişi hatırlatırken, diğer taraftan
bugünü unutturuyor.
***
Bunu niye aktardım?
Şunun için...
Öyle
parlak laflar, anıtlar, müzeler, hatırlama ayinleri ve resmi ideoloji teraneleriyle merhamet ve adalet gerçekleşmiyor, insan "
insan" olmuyor.
Tarihin hiçbir döneminde de olmadı.
Eylemin belirliyor insanlığını...
Şimdi, şu an, bugün insan gibi davranıyor, insan gibi hissediyor, insanın yüce yanlarına bağlanıyorsan...
Geçmişini sadece hatırlamakla vakit doldurmuyor, geçmişinden
bugün için ders çıkartıyorsan...
Ancak o zaman, insansın.
Gerisi yalan!