Çok eski hastalığımızdır; ifade özgürlüğü ile düşünceyi birbirine karıştırıp dururuz. Bu yüzden de ne için savaştığımızı bilemez; hem ifade özgürlüğü alanında, hem de düşünebilme çabamızda mağlup oluruz. Dün baktım, her şeyi çok bildiğini iddia eden biri Twitter yasağına tepkisini "düşünceye gem vurulamaz" diyen bir tweet atarak göstermiş. Be hey şaşkın! Twitter'a yasak kaldırılmalı ama bu yolla sosyal medyanın "düşünme"ye başlayacağını sanıyorsan, fena yanılıyorsun. Düşünce, orada en az rastlanan şey!
***
Her sorunun kaynağında "
eğitimsizlik" yattığını söyleyenlere sorun: Eğitim görmüşlerin, hatta iyi ve seçkin eğitim görmüşlerin hali pek mi iyidir, güzeldir?
Hangi eğitim gereklidir? Ne konuda insanlar eğitilmelidir?.. Göreceksiniz ki, bu soruların hiçbirine net bir cevap veremezler.
Basmakalıp düşünceler, peşin yargılar, resmi ezberler birbirini takip eder. Çünkü asıl istedikleri şey bir "
toplama kampı" yaratmaktır; neredeyse bütün ülkeyi içine alacak kadar büyük bir toplama kampı!
***
Beyaz Türkler'in kibir seline kapıldığı mitingde kürsüdeki siyasetçi hükümeti şöyle eleştiriyor:
"Şu halimize bakın, Suriye'yle, Mısır'la kavgalıyız!" Esad'la barışsak, Sisi'yle anlaşsak mutlu mu olacak? İnsan bunu değil dile getirmek, aklından geçirmekten bile utanır oysa!
***
Hoşgörü: Bütün pislikleri, en çok da kendimizinkileri altına süpürdüğümüz o gösterişli halı.
***
Kimse sevmeye yanaşmıyor, herkesin istediği sevilmek... Sevmeden sevilmek, sorumluluk almadan hayatın tadını çıkartmak anlamına geliyor birçokları için... Oysa bazen hiç farkına bile varmadan
birini bir daha düzelemeyecek kadar incitmek demektir, sevilmek!
***
Sözcükler... Sözcükler... Sandığımızdan daha az okşarlar insanı, sandığımızdan daha çok acıtır, üzerler.
***
En kötüsü, giderken geride sözcüklerini bırakmaktır. Eşyalar atılır, hatıralar solar, sözcükler gaddarca direnir.
***
Gerçekten sözü edilmeye değer aforizmalar kaleme almış birkaç düşünürden biri olan
E.M.Cioran'a kulak vermeli.
Ne diyor? "
Şamar atar gibi yazarsınız aforizmayı." O yüzden de "
sadece akşam yatmadan önce okunmalıdırlar ya da bir efkar veya tiksinti anında."
***
Uykusuzluk, yanlış bir dünyaya karşı yalnız bir bilincin direnişidir. Çok uzatırsan, dünya seni ayakta uyutur!
***
"Karanlıkta yokladığımız bir nesne gibi ya da belirsiz, ışıklı ve anlaşılmaz bir yüzey gibi sezinliyoruz rüyaları" diyen
Baudrillard haklı. Uyanırız ve rüyalarımızı dokunma duyusuna benzer bir hisle hatırlarız.
***
Görmek için değil,
temas etmek için rüyalar... Dibe vurup çıkmak, arşa çıkıp düşmek için rüyalar...
Uyanmak için rüyalar...