Sisi'nin darbesinden sonra... Bizim medyada bazılarına öfkelenmiştim.
Darbeye şiddetle karşı çıkıyorlar fakat durmaksızın "Mısır başka, Türkiye başka" tezine ağırlık veriyorlardı.
İyi de, mesele Mısır'la Türkiye arasında kültürel- siyasi- sosyal farklar değildi.
Tarih de tartışmıyorduk!
Sıcak gündemin getirip önümüze koyduğu mesele başkaydı ve "Mısır Türkiye'den en az elli yıl geride bir ülke!" deyip durmanın âlemi yoktu!
Seçilmiş iktidara "çağa uymayan" türde doğrudan askeri müdahale yerine "iç savaş tehdidine karşı barış müdahalesi" modelinin yeniden devreye sokuluşu üzerine durmalıydık.
Mübarek'e karşı direniş nasıl "elitist" bir karakter kazanmıştı; Mursi iktidara geldikten sonra kaos nasıl adım adım büyütülmüştü; meydanlar nasıl ayrılmıştı? Asıl bunları konuşmalıydık.
Mısır'da olan, Ortadoğu'daki, hatta dünyanın her yanındaki ülkeler için geçerli uğursuz bir plan ve ihtimaldi.

Bunları neden söylüyorum? Şundan... Gerçekten acayip işler oluyor.
Middle East Monitor'deki haberle dün twitter'da karşılaştım: El Fetih'in eski liderlerinden Muhammed Dahlan Türkiye'ye gelmiş ve bazı muhalif gruplarla görüşmüş.
Dahlan'a yakın kaynakların bildirdiğine göre giriş BAE'ye ait sahte bir pasaportla gerçekleşmiş.
Peki ziyaretin sebebi ne, diye soracak olursanız...
Türk Temerrüd hareketi oluşturulacakmış.
Temerrüd, Filistin'de önce ikinci bir intifada hareketi gibi ortaya çıkmış, sonra esas hedefinin Hamas'ı etkisizleştirmek olduğu anlaşılmış ilginç bir oluşum.
Mısır'da Nasırcı, devrimci, Arap milliyetçisi kisvesi altında Sisi'nin darbesine giden cehennem yolunun taşlarını iki ay içinde döşediler.
Düşünün, nisan ayında kuruldular ve Baradey ile ittifak yapıp İkinci Tahrir'in mimarı oldular.
3 Temmuz'da "direniş cephesi"nin darbeye darbe dememesinde merkezi bir rol oynadılar. (Temerrüd hareketi üzerine derinlikli analizler için mervesebnem. com'daki yazıları okumanızı tavsiye ederim.)
Hani diyorum ki, şimdi siz bu yazdıklarımı bir kenarda tutun, umarım sonra hatırlamak zorunda kalmayız.
Tetikte durmamız gereken günlerdeyiz.