Sen siyasetin tepelerinden de, labirentlerinden de uzakta duran "sokaktaki" insan...
Biliyorum, bir siyasetçi görünce ceketini ilikliyor ama içinde ona karşı biriken kuşku ve güvensizliği saklayamıyorsun.
Uzun bir talim terbiyenin ve statükocu resmi ideolojinin talihsiz sonucu bu.
Farkında değilsin ki...
Bu kanaatinin demokrasiye hiç katkısı olmadı, olamazdı. Hep örtülü ya da örtüsüz darbecilerin işine yaradı.
Artık durum farklı.
Ülkenin sosyal zemini ile siyasetin tepesi arasında sosyolojik bir çatışma değil, tersine, çakışma var.
Siyasete damgasını vuran her güzellik de, her çirkinlik de senin dünyanın o aynadaki yansıması.
Bunu artık görmezden gelemezsin!
***
Bak ne diyeceğim...
Kendi hayatında pozisyon alırken ilkelerini pas pas edip çıkarlarından ötesini düşünmüyorsan...
Siyasi tavır almak denen şey...
İdeallerinin peşinden gitmek değil de, nefretlerini pusulan haline getirmekse...
Siyasetçilere söyleyecek, onları eleştirecek ne lafın olabilir!
Sözüm herkese değil elbette, o yüzden daha açık söyleyeyim...
Yıllardır memlekette hoşuna gitmeyen her işte "
F Tipi" adını taktığın "
karanlık bir parmak" gören sen, şimdi birdenbire ellerini ovuşturarak
dershaneleri savunmaya başlamışsan...
Ya da sen...
Sakal tıraşına üşenen delikanlıya; mutfak yerine felsefeyle ilgilenen genç kıza, kızlı erkekli eğlenen gençlere hep kaşlarını çatan sen,
şimdi onlarla birlikte Sarıgül mitinglerine katılmaya hazırlanıyorsan...
Dönüp bir kendine bak!
Ben bakınca midem bulanıyor, söyleyeyim.