Hani her yaş ve boydan insanlarımızın resmi klişelere bağlılığına bakıp...
Sık sık "nasıl bir talim terbiyeden geçirilmişsek artık!" diye söylenip duruyorum ya...
Bazıları bu vurguyu abartılı buluyor.
Oysa değil, abartılı olan gerçeğin ta kendisi!
Çok güçlü bir talim terbiyeyle zihinlerimiz serseme çevrilmemiş olsaydı...
Cumhuriyetimizin 90. yılında...
Hâlâ ve inatla demokrasi ile cumhuriyeti aynı şey sanan ve üstüne üstlük kendini pek kültürlü bulan insanlarımızın sayısı bu kadar çok olabilir miydi!
***
Dün instagramda "
cumhuriyet özgürlüktür" yazılı fotoğraflar pek revaçtaydı.
Böyle işte! Dünya ve Türkiye değişiyor.
Fakat bazı ezberler hiç yıpranmıyor.
Yurtdışına "
uluslararası ilişkiler" veya "
siyaset bilimi" okumaya giden gençler biliyorum.
Bu resmi ezberleri gittikleri okullarda tekrarladıklarında yol açtıkları
gülüşmelerin sebebini bir türlü kavrayamıyorlar.
Eh, şimdi
hangi İngiliz'e monarşi rejimi altında yaşadığı için özgür olmadığını anlatabilirsin!
Bu ezberleri dile getirdiğinde o insanlar senin
Esad'ın cumhuriyetinin veya Kuzey Kore'nin bir özgürlük rejimi olduğuna inandığını sanırlar ki, halin acıklı olur!
***
Sokaktaki insan ne yapsın!
Bu ülke ne anayasa hukukçuları ve siyaset bilimciler gördü!
Demokrasi istemeyen ve sırf cumhuriyet diye hiç utanmadan
Baas rejimlerini "
çok ilerici" bulan anayasa profesörleri...
Britanya ve Norveç gibi monarşiler karşısında zevahiri kurtarmak için "
monarşik cumhuriyetler" diye bir tanım uyduran
Duverger'e tapınan anlı şanlı siyaset bilimciler...
Aslında ayıptır!
Hâlâ bu noktalarda takılıp kalmak bilgiye, kültüre, tarihe karşı gerçekten ayıptır!
Yapılacak şey açık...
Bütün resmi ve gayriresmi klişeleri bir yana bırakıp 90 yıllık
cumhuriyetimizin içini evrensel demokrasi ve hukukla doldurmaya hız vermek!
Bu kadar yalın!
Fakat unutmamalı ki bu topyekûn üstlenmemiz gereken bir görevdir.