Barış eylemleri genellikle şu önerme üzerine inşa ediliyor: "Biz istemezsek, halklar istemezse, anneler istemezse savaş olmaz!" Böylece birçok barış eylemi şahinlerin üzerinde sinek ısırığı etkisi bile yaratmadan geçip gidiyor. Çünkü bütün siyasi farklılaşmalara rağmen sokaktaki insanın asıl kurcalaması gereken soru şudur: "Nasıl oluyor da, bana, annelere ve halklara rağmen savaşlar çıkıyor ve sürüyor?" Bu soruya cevap arandığında görülür ki, barış istemek aynı zamanda başka bir dünya ama ondan da önemlisi başka bir yaşam biçimi hayal etmektir.
***
Kendimizi kandırmak için uyduruk siyasal tezler ve sosyolojik teoriler uydurmayı bırakmalıyız artık!
Esenlik hali (barış, selamet) insanın ideal hedefi ve yeryüzü hayatında tamamlanamayacak ödevidir.
İnançsız bir dünyada barışa inanmak... Gülünç bir yalan bu!
***
"
Barış mücadelesi" denen şey marjinal bir ütopyacılık ve
küçük burjuva merhamet ayinleri olmaktan kurtarılmalı! Yapılacak şey
somut çatışmaları somut barışmalara çevirmek için çaba göstermektir.
***
En radikal biçimde söyleyeceğim...
Zaferden vazgeçmiyorsan, barışamazsın! İnsanın kazanması için gücün kaybetmesi gerekir.
***
Önce çakıllardan denize girmek aşağı görülmeye başlandı; sonra bizim kumsalların ele ayağa bulaşan koyu sarı renkli kumu da beğenilmez oldu ve ahşap iskelelerle kaplandı sahiller. Artık onlar da demode.
Bodrum'daki iki plaja Maldivler'den özel olarak beyaz kum getirtilmiş. Seneye Çeşme'ye de gelir bu moda! Hey Yarabbim, bu
ne azgın bir sonradan görmeliktir! Denize ve sahile karşı nasıl da derin bir
yabancılıktır!
***
Berraklık eşsizdir! Artık sayıları pek azalan taşlık, çakıllık sahilleri sevenler bunu iyi bilirler. Çok uzaklardan bile dibi görünen bir deniz alır götürür insanı. Öyle güzeldir ki, saatlerce bakmak istersiniz. Ha! Ayaklarımız acırmış, yürümesi zormuş, doğru! Gelin de bu günün kimi gençlerine kabul ettirin. Sıkıntıya katlanamıyorlar. Bütün yazı muhteşem plajların yanındaki klorlu havuzlarda kulaç atarak geçirdiler.
***
Bazıları "
ben adamı gözünden tanırım" der ya, hikâye! Artık bütün gözler sırlanmış.
Hepsi ayna! Bakınca orada kendi yansımanı görüyorsun! Peşin yargılarını, inançlarını, arzularını ve aldanışlarını görüyorsun.