İyi eğitim için olağanüstü emek, para ve hayal harcayıp yine de olağanüstü cahil kalabilmek...
En berbat, en bayat ezberler için en iyi okullarda dirsek çürütmek...
Batı'ya hep hayran ve Batı karşısında hep ezik kalmak...
Sırf hayat tarzınız üzerinden sizinle ittifak kuran ana akım medyanın ve sermaye oligarşisinin sözcüleri tarafından sabah akşam "kafa"ya alınıp alda- tılmak...
Mümkün mü böyle bir şey?
Bu tuhaflık gerçek olabilir mi?
Nişantaşı'nda, Suadiye'de, Ulus'ta yaşıyorsanız...
Ya da taşranın herhangi bir yerinde yaşayıp kendinizi Nişantaşı'nın, Suadiye'nin, Ulus'un oralardaki "temsilcileri"nden biri sayıyorsanız...
Mümkün!
Maalesef gerçek!
Üstelik kuşaklar boyudur yaşanıyor!
Ama artık bir durup düşünmeli!
Neye inanıyorsanız inanın; hangi siyasi çizgiyi seçerseniz seçin...
Fakat sırtınızdan bu "yükü" atmanın; bu "uyanıklar"dan kurtulmanın zamanı gelmedi mi?
***
Hatırla!..
Kemal Kılıçdaroğlu'nu sana "
Gandi Kemal" diye pazarlamalarının üzerinden çok zaman geçmedi.
Zorlama bir fiziksel benzerlikten mi ibaretti her şey?
Hayır! Sen öyle sanırken, bu işleri tezgâhlayanlar muhalefet için geniş cepheli bir "
Tuz yürüyüşü" hayali kuruyordu.
Hesapları yürümedi tabii!
Nasıl yürüyebilirdi ki!
Gandi'nin
satyagraha'sı
( yalnızca hakikate tutunmak) vardı.
Kılıçdaroğlu ise memleketi
Dersim'in hakikatini bile reddediyordu. Oysa
satyagraha (hakikate tutunmak) geleneksel siyasetin
duraghara'sının
(güce tutunmak) tam karşıtıdır.
Tabii sen bunları umursamazsın, kendi kendine "
evrensel kültür"ün ile böbürlenir ama o kadarıyla ilgilenmezsin!
O gün "
Gandi Kemal", bugün "
Gezi" rüzgârını yaratanlar da zaten
derin güçlere tutunmadan hiçbir iş yapmazlar.
***
Bu yapı hiç değişmedi.
Aynı adamlar senin
eğitimli cehaletin üzerinden ekmek yemeyi ve bana sorarsan, bir yandan da "
eğlenmeyi" sürdürüyorlar.
İşte bak!
Pop sosyolog dün
İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'na sahip çıkıverdi.
Mısır'daki darbeye darbe diyemeyen, katliama katliam diyemeyen
İhsanoğlu'na eleştiriler var ya...
Ona kızmış!
Çünkü "
baş köşeye koyacağı" insanlardanmış
İhsanoğlu.
O kadar ki, adını
Sartre'ın, Camus'un, Sabri Ülgener'in yanına yazacakmış!
Gülünemeyecek kadar komik!
Fena halde uydurma üstelik!
Hatta
İhsanoğlu'na karşı da biraz ayıp ve uygunsuz!
Ama sen...
Benim pek kültürlü (!) beyaz kardeşim...
Bunlar senin yüzünden...
Çünkü
Sartre, Camus adlarını önemseyip, gerçekte fikirlerine hiç aldırmadın!
Ülgener'e gelince, adını bile bildiğinden emin değilim.
İslam İşbirliği Teşkilatı mı?
İtiraf et, kardeşim; aslında "
İslam birliği" lafını duyunca kafanı çevirirsin, yalan mı!
Eh, sonunda kala kala pop sosyologa kaldın!