Yaşamak denen şey televizyonun uzaktan kumandasıyla oynamaya veya çamaşır makinesini çalıştırmaya benzesin ister miydik? "Ne münasebet, daha neler!" dediğinizi duyar gibiyim. İyi de o halde neden "kılavuz kitapçıklara" bu kadar düşkünsünüz? Neden hayata dair prospektusler, hatta garanti belgeleri aramakla meşgulsünüz?
***
"
Beni sevdiğini sanıyordum" dedi adam. "Doğrusu şu ki," dedi kadın; "
sevmeye çalışıyordum."
***
Genç kadın hep ilginçlik peşinde. Herkesin kendisinden söz etmesine yol açacak
bir iş, bir aşk, bir kimlik arıyor. Sonunda bu arayış onu çok sıkıcı biri yapmaya başladı.
***
Hem
çılgın bir aşk hem de
düzenli bir ilişki istiyorsan, ikisinden birinin ne anlama geldiğini bilmiyorsun demektir.
***
Aşk enerjik fakat yorucu;
alışkanlık sakin fakat yorgundur.
***
Alışkanlık, kaderdir. Kavuşanların kaderi.
***
Ne zaman "en sevdiğim kelime" sorulsa, duraksamadan cevaplarım: Su... Yağmur damlası gibi minicik fakat kalın bir ses. Sanki hep arı, akışkan ve aziz kalsın diye uzun tutulmamış.
***
Bir başkasının
çocukluğunu merak edip öğrenmek istiyorsanız onu derinden sevmeye başlamışsınız, demektir.
***
Modern orta sınıf refahı: Krediler, taksitler, vesaire...
Yoksulluğumuz gidiyor, yoksunluğumuz geliyor. Maddi konfor karşılığında zihin konforundan feragat ediliyor.
***
Herkes onun çok "
pozitif" bir insan olduğunu söylüyor... Neden? Dünyayı dert edinmenin ölümcül bir virüs kapmaya benzediğini düşündüğü için mi? Ben "
negatif" bir arkadaş tercih ederim.