"Artık ailecek bir aradayken hepimiz ayrı havalardayız" diyor.
30'larının sonunda bir anne.
"Kocam elindeki iPad'le ilgileniyor, çocuklar yemek sırasında bile cep telefonlarıyla oynuyorlar. Ben de, ne yalan söyleyeyim, tv'deki dizilere takılıyorum."
Ona boş yere sızlanmamasını anlatmaya çalışıyorum.
"Anladığım kadarıyla herkes memnun!" diyorum. Şaşırıyor. Emin değil ama bu tablonun bir tür "mutsuzluk" olarak tanımlanması gerektiğine dair içinde bir his var.
"Bak" diyorum, "şöyle düşün! Kocandan tableti, çocuklardan akıllı telefonları alsalardı, haliniz yine de farklı olmazdı! Ailenin dönüşümü dijital çağdan çok önce gerçekleşti çünkü!"
Duraksıyor...
"Mesela hepinizin yan yana oturup gözünü tv'de bir yarışma programına dikmesi birlikte bir şeyler yapmak dediğin şeye girer miydi? Ya da kocan gazetesinden kafasını kaldırmasa, sen yine tv'deki diziye baksan ve arada sırada derslerini çalışmadıkları için çocukları azarlıyor olsanız, daha mutlu olacağınız anlamına gelir mi?"
Hiç böyle düşünmediğini söylüyor. Sonra düşüncelere dalıp gidiyor.
Bir kez daha anlıyorum ki, yeni teknolojiyi bütün hoşnutsuzluklarımızın günah keçisi haline getirmek değişimi kavramamızı önlüyor.
***
Farkındasınızdır...
Dijitalleşmenin davranış ve duygu biçimlerimizi kökten değiştirdiğini tartışmak üzere lafa her girişimde...
Popüler klişeler ve yanlış anlamalar karşıma dikiliyor.
İlk önce bu yanlış anlamaları birer birer ayıklamak zorundayız.
Anlatmak istediğim şu...
Bütün akşamını tv'ye bakarak geçiren insanların şimdi akıllı telefon ve tabletlere odaklanması o kadar önemli bir fark değil.
Asıl fark mesela şurada...
Birinden özür dilemek yerine cep telefonundan ya da Twitter'dan
"özür..." yazmak;
taziyeye gitmekle dijital yolla
baş sağlığı ve sabır dilemek arasında "
içerik" bakımından uçurum var.
"
Alone Together" kitabının yazarı psikanalist
Sherry Turkle konuşmanın (conversation) yerini "
bağlantıda olma"nın (connection) aldığı bir dünyaya doğru hızla ilerlediğimizi belirtiyor.
Dahası, telefonda
konuşmak bile gitgide yaygın bir
fobinin öznesi olmaya başlıyor.
Hep bağlantıda ama birbirine uzak insanların dünyasının eşiğindeyiz.
Bu eskisinden baştan aşağı farklı bir dünya, değil mi!
***
Dijitalleşmeyi "
yönetme"yi becermek; dijitalleşen insanla
binlerce yıllık insanlık ahlakını (Gelenek) bağdaştırmanın yollarını bulmak gerekiyor.
Dijital evrende
ilim kolay! Ancak
irfanı ne yapacağız?
Uzun ve engebeli bir yol var önümüzde.
Ağır ağır veya hızlı...
Ama mutlaka yürüyeceğiz. Kaçış yok!