Bu pazar benim değil, Elias Canetti'nin (1905-1994) notlarını okuyacaksınız...
Neden?
Yaklaşık üç aydır, bu büyük yazarın notlarını topladığı "İnsanın Taşrası" ve "Saatin Gizli Yüreği" adlı kitaplarla yatıp kalkıyorum. Varoluşa Canetti'den çok farklı bakmama karşın onun notlarında dile getirdiği şeyler her seferinde derinden ürpertiyor beni.
İstedim ki, bu notları sizinle de paylaşayım ve bir kez de birlikte düşünelim.
İşte aşağıdalar...
***
İçime sızdı. Onu bir daha hiç görmedim.
***
Neredeyse hep
sevgiden söz etti ve kimseyi yanına yaklaştırmadı.
***
Dudaklarında şu sözcüklerle öldü: "
Nihayet hiçbir şey bilmiyorum."
***
İnsanın
kendi kendisinden memnun oluşuna bile katlanması zordur. Fakat ya ötekilerinkine?
***
Ben kendilerini sınırlandıran, deyim yerindeyse eğer; kendi zekâ düzeylerinin altında yazan, kendilerini kendi akıllarından koruyan, ama bu arada o aklı fırlatıp atmayan yazarları severim. Sürekli olarak "
önemli" şeylerle aydınlananlar vardır; böylesi korkunçtur.
***
Akşam yemeğinde ona
hayvanların dilinden anlamaktan hoşlanıp hoşlanmayacağını sordum. Hayır, istemezmiş. Ben, "Neden?" diye sorduğumda, biraz durakladıktan sonra şöyle dedi: "
Korkmasınlar diye!"
***
Sürünerek Tanrı'nın içine sığınmış. En çok orada korkmayı seviyor.
***
Merak geçiyor; şimdi
düşünmeye başlayabilir.
***
Artık hiçbir şey öğrenmiyor. Sadece
daha iyi unutmayı öğreniyor.
***
Kim olduğumu unutana kadar bana kim olduğumu sordu.
***
Kahvaltı için gözyaşı kâsesi.
***
Artık
ancak tartışabilecek kadar aptallaşmış insanlar.
***
Onun derisi
zaman ve derisinin yüzülmesine ses çıkartmıyor.
***
Tükenmek bilmez bir kibarlık merakına kapıldı. Sürekli eğilmek istiyor, herkes gitmiş ama o eğilmeyi sürdürüyor.
***
Mutsuzluğunu
alnının akıyla kazandı ve onu elden çıkartmak istemiyor.
***
İnsanın toplamı parçalarından az.