İki görüntü var ki, zihnimden hiç çıkmıyor!
Gözde ve Gül öğretmenlerin enkaz altından çıkarılırkenki görüntüleri...
Gözde öğretmeni kaybettik maalesef!
Daha bir buçuk ay öncesine kadar sözleşmeli İngilizce öğretmeni olarak Ağrı'da çalışıyordu. Yani sadece birkaç yüz lira maaş alan; tatillerde maaşları kesildiğinden kar yağmasın, okullar kapanmasın diye her gün içinden dua eden on binlerce sözleşmeli öğretmenden biriydi Gözde Bahar.
5 Eylül'de Erciş Atatürk İlköğretim Okulu'na kadrolu olarak atandı. Herhalde "talih nihayet yüzüme güldü" diye düşünmüştür!
Ama deprem yeni yerleştiği Altıntaş apartmanının katlarını kâğıt gibi birbirine yapıştırdı.
Tam 66 saat sonra çıkardılar Gözde öğretmeni.
Nasıl ezilmişse beton yığınının altında soluk alıp vermekte güçlük çekiyordu. Kalbi durdu, oracıkta yapılan masajla yeniden hayata döndürdüler.
Tam o anda flaşlar patladı, kameralar çalışmaya başladı.
Ama söyleyin...
Gözde öğretmenin 26 yıllık kısacık hayatının sevinçlerini, acılarını, umutlarını hangi kamera yansıtabilirdi ki!
Hangi flaş "öğretmenlik" gerçeğini bütün netliğiyle aydınlatabilirdi?
Gözde öğretmenin kalbi daha fazla dayanamadı; kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Van'dan çok uzaktaki memleketi Söke'de toprağa verildi.
***
İkinci görüntüye gelince...
Bir öğretmenin zihni nasıl çalışır? Öğretmen, nasıl biridir?
Bu sorulara cevap arandığında artık ilk olarak aklıma
Gül öğretmen gelecek!
Gül Karaçoban diğer öğretmen arkadaşlarıyla öğlen yemeğine çıkmıştı. Zemin katında kafeteryanın bulunduğu altı katlı bina bir anda yerle bir oldu. Hepsi enkaz altında kaldılar.
Nişanlısı Üsteğmen
Onur Eryaşar derhal oraya gitti. Ona "sen dur!" dediler.
Ama bu mümkün müydü? Onur Üsteğmen beton yığınlarını tırnaklarıyla kazmaya çalışırken "Bekle sevgilim, kurtaracağım seni" diye bağırıyordu.
Fakat hiç acele etmeden hassas biçimde çalışılması gerekiyordu.
En sonunda ulaştılar. Gül öğretmen küçücük bir delikten kendisine bakan kurtarma görevlisine gayet dirayetli bir sesle sordu:
"Depremin merkezi neresi kardeş? Erciş miymiş?" Şaşırdı görevli. Ardından öteki soru geldi:
"Büyüklüğü ne kadar depremin?"
Bu
öğretmenlere özgü sağlam duruş ve merak karşısında dağıldı kurtarma görevlisi. Gül öğretmenin çenesine yakın yerdeki tozu toprağı eliyle temizlerken
"7.2'ymiş!" diye mırıldandı.
***
Gün gelecek...
Bu deprem de öncekiler gibi toplumsal hafızamızda çok acı izler bırakarak tarihin kuytusuna çekilecek.
Ama dilerim ki...
Birçok şeyi yeniden değerlendirmemize vesile olur bu deprem!
Dilerim ki...
Son dönemlerde popüler kültür çarkı içinde
çoktandır ihmal ettiklerimizle, mesela öğretmenlerle daha yakından ilgilenir, dertlerine gerçekten kulak veririz!