Görmüşsünüzdür, bir reklam var.
"Hayat bir oyundur; zekice oyna!" deniyor.
Sporla ilgili internet sitelerini tıkladığımda bu reklamla sık karşılaşıyorum ve hiç şaşırmıyorum.
Çünkü hayatı bir oyun gibi görmek ve göstermek pek yaygınlaştı son zamanlarda.
İnsanın daha duyduğu anda pek de düşünmeden "a vallahi doğru!" dediği türden bir yaklaşım.
Ama insan hayatını azıcık da olsa irdelediğinde bu teze katılabilir mi? Hiç sanmıyorum.
***
Benzetmeler hoştur. Zihnimizi çalıştırıp parlatır.
Mecazlar yoluyla sözün vurgusu ve anlamı çoğaltılır.
Ama kritik eşiği aşmamak; yani mecazla gerçeği birbirine karıştırmamak koşuluyla!
Bilmek gerekir ki, en
ağır oyun bile hayattan
hafiftir!
En
çekişmeli oyun bile hayatın yanında
"light" kalır!
Kitleleri hayatın bir oyun olduğuna inandırmak, onu hem
anlamından hem de
derin ahlakından soyutlamaktır.
Nasıl mı?
Diyelim ki hayat bir oyun!
Ama
"doğru dürüst oyna!" diyen yok! Reklam sloganına bakacak olursak, istenen sadece
"zekice" oynamak!
***
İşin özü...
Oyunlar hayata benzerler; çünkü hayatı kendilerine model alırlar. Bu başka şeydir!
Hayatsa hiçbir oyuna benzemez. Bu bambaşka bir şeydir!
Bir oyunu bitirir, bir başkasına başlarsınız.
Oyunun kurallarına uyar; kazanır veya kaybedersiniz.
Peki hayat böyle midir?
Böyledir, diyorsanız; siz gerçekte hiç
"yaşamıyor"sunuz, demektir!
Hayat oyun olsaydı eğer, oyunlar icat etmemize gerek kalmazdı!