Tatilci gençler gruplar halinde yüksek tepenin kıyısında toplanıyor.
Şahane bir deniz manzarası var.
Öğleden sonra yavaş yavaş gümüşlenmeye başlayan masmavi denizi seyretmenin keyfi anlatılamaz.
Ama tepeye gelenler bile bir durup hakkını vererek manzaraya bakmıyor.
Hepsi hiç vakit geçirmeden denize sırtını dönüyor ve o anı bir fotoğraf karesinde dondurmak için poz veriyor.
Bütün istedikleri arkalarındaki dev boyutlu yatın kadraja girmesi...
Oracle şirketinin ortaklarından Larry Ellison'un yatı.
Kıyıda durup poz verenlerden bazıları sağ elinin iki parmağıyla zafer işareti yapıyor! Çok ter döküp bu yata sahip olmuş bir yeni zengin havasındalar.
Birçoğu da farkına varmadan hafifçe başını eğiyor ki, 240 milyon dolar değerindeki "Rising Sun" adlı yat bütün görkemiyle fotoğrafta çıkabilsin!
Al sana "tatil hatırası!"
Hepsinin yüzü gülüyor. Belki tatile çıktıklarından beri ilk kez bu kadar keyifliler.
Çünkü facebook'a konulduğunda eşten dosttan öyle çok yorum alacak ki bu fotoğraf!

***
Biliyorum...
Kitlelerin içine işlemiş güce ve paraya hayranlık duygusu çocuksu bir sersemlik olarak tezahür ediyor.
Çok önceden beri böyle.
Ama daha önce zarif bir suskunlukla geçiştirdiğimiz çiğliklerimiz şimdi facebook gibi sosyal medya alanları hayatımıza girdiğinden beri arsızca ortaya dökülür oldu.
Ve lafı dolandırmanın alemi yok!
Ciddi bir değişim var.
"Geyik muhabbeti" dedikleri şey çoktan "yaşantı"nın önüne geçti.
Şu geçtiğimiz yaz kimbilir kaç kişi aşı boyalı bir evin mavi pervazlı penceresi önünde "tatil hatırası" pozu vermiştir? Kaldı mı onlardan?
Yoksa facebook'u yine "ayy, çok eğlendik" havalı, köpük danslı, plajda tahterevanlı, yalanlı dolanlı fotoğraflar mı dolduracak?
Acaba önümüzdeki kış...
Bir saksı cılız sardunyanın, bir akşam sofrasının, suyun dibindeki taşların pırıl pırıl görüldüğü bir denizin, yüz yaşında bir ardıç ağacının fotoğrafına bakıp şu gelip geçen yazı anacak birileri var mıdır?