İsteyen CHP'nin yemin etmeyişini, BDP'nin meclise gelmeyişini apaçık bir parlamenter demokrasi kavgası olarak yorumlayabilir.
Ama malum, "paranoyak olmam, takip edildiğim gerçeğini değiştirmez" diye çok anlamlı bir laf var!
Bugün "komplocu" mantıktan ne kadar uzak durursak duralım...
Görmezden gelemeyeceğimiz şey şudur: Statükocu oligarşinin siyasal uzantıları uluslararası bir iradeyle işbirliği yaparak kaos ortamı yaratmak istiyor!
İlk hedef muhalefeti meclisten sokağa çekmek!
CHP bu tuzağa düşecek mi? Henüz belli değil.
Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan seçildikten hemen sonra ve genel seçim öncesi ittifak görüntüsü verdiği uluslararası çevreler bu bakımdan iyi tahlil edilmeli.
Burada asıl önemli olan, AK Parti'nin alacağı pozisyon!
AK Parti kendisine yönelen tehditler karşısında seçmeninin "muhalif" duygularını hiçe sayar ve tümüyle merkez iktidar partisi havasına girerse bu iş içinden çıkılmaz hale gelebilir!
Unutulmamalı ki, AK Parti'nin siyasi krizlerdeki en büyük avantajı ve enerjisi, içinde taşıdığı "demokratik muhalif" potansiyeldir.