Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Doğa bize ne anlatmaya çalışıyor?

Çok alametler beliren bir çağda yaşıyoruz.
"Uygar akıl", "yüksek teknoloji", "toplumsal ilerleme" üzerine kurulu güvenli yaşam efsanesi fena halde sarsılıyor.
Nasıl mı?
Şimdi baştan alalım...
Daha doğrusu, ilk büyük darbeye gidelim...
2005 yılındaki Katrina Kasırgası'na...

***

Katrina 23 Ağustos 2005'te Bahamalar üzerinde başladı.
O sırada Amerika "biz bu kasırgalara alışığız" havasındaydı.
Kasırga tam beş gün sonra New Orleans şehrini vurup sular altında bıraktığında bütün ülke şaşkınlık içindeydi!
Şehri koruyan su setleri çökmüştü.
Ama daha beteri, devlet ve insanlık namına ne varsa, onlar da çökmüştü.
Süper güç bir hafta boyunca mahsur kalan vatandaşlarına ulaşamamış; bir spor salonuna sığınan 15 bin kişi aç susuz kalmış, cesetler toplanamamıştı!
Devlet ilk yardım bölgesinde hastane kurmayı becerememiş fakat yağmacılık nedeniyle New Orleans'ın dış mahallerinden birinde acil hapishane inşa etmişti!
Üstelik bizim 17 Ağustos depreminde onca çaresizlik içinde gösterdiğimiz toplumsal dayanışmanın kırıntısını bile gösterememişti o zengin toplum!
Doğa dediğin, terörist değildi ki...
Gidip bir başka coğrafyada masumların üzerine bombalar yağdırarak kuyruğu dik tuttuğunu sanasın!
***

Şimdi de 11 Mart Japonya depremi
bu türden "uygar akıl" ve "gelişmiş toplum" mitlerini kökünden sarsıyor.
Her on dakikada bir internet sitelerine akan yeni görüntüler Japon mühendisliğinin kabaran okyanus dalgalarına çare olamadığını ortaya koyuyor.
Sadece o kadar değil...
Japonlarla ilgili bütün dünyadaki yaygın inançlar ve basmakalıp yargılar da yerle bir oluyor!
Yavaş yavaş anlaşılıyor ki...
Japonların felaketler sırasında Batılılar gibi paniklemeyişinin modern deprem bilinci ve toplumsal disiplinle ilgisi yok! Bu tavır daha çok kadim Şinto ve Zen Budizm inançlarından kaynaklanıyor.
Uzakdoğu dövüş sanatları uzmanı ve seyahat yazarı Robert Twigger dün Independent' teki yazısında ilginç bir noktanın altını çizmişti.
"Japonlar her zaman bizden daha kadercidir. Acı çekerler ama içlerine atarak. O yüzden paniklemezler" diye yazmıştı Twigger ve şunları eklemişti: "Birçok Japon yer sarsılmaya başladığında asla kaçmaya kalkışmayacağını söyler. Neden mi? Cevapları açıktır; çünkü bunun bir anlamı yoktur!"
İyi de, bu düzeyde kaderci bir toplumda her felaket sonrası nasıl oluyor da sağ kalanlar canla başla çalışıp ülkeyi ayağa kaldırıyor?
Yoksa biz modern Türklerin de zihnine musallat olan iddia yanlış mı? Yani kadercilikle toplumsal ilerleme birbirine karşıt şeyler değil mi?
***

Sorular çok...
Cevaplar cılız...
Farkında mısınız, doğa sanki bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor?
Hayır! Kendisiyle ilgili değil, İNSAN'la ilgili bir şeyler.
Demek ki...
Yeni bir bakışla...
Kültüre, tarihe, topluma ilişkin sorgulayıp öğrenmemiz gereken çok şey var.
Belki çoktandır kapağını açıp okumaya yanaşmadığımız kitapları en baştan ve yeni bir gözle okumanın zamanı da gelmiştir!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA