Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: Ben servileri dinledim!

İki temel sevme biçimi vardır: Yakınlarımızı (kardeşlerimizi, akrabalarımızı, iş arkadaşlarımızı, vd.) sevmek ve birini aşkla sevmek! Yakınlarımızı sevmek onlara katlanabilmenin en zarif yoludur çoğu zaman; birine âşık olmak ise hayattan kaçmanın en güzel yoludur!

***

Canımızı sıkan mecburiyetlerimizden, bizi çoğu zaman şapşallaştıran masumiyetlerimizden, altından kalkamadığımız yüklerden, kalbimizi sıkıştıran hınçlar ve kırgınlıklardan, bizi ille de kuyruğumuzu dik tutmaya zorlayan ilişkiler ve alışverişlerden, unutamadığımız yenilgilerden ve utandığımız yengilerden kaçarız... Ötekilerin arasından seçip ayırdığımız birine... Ve aşk olur! Hızla gerçekleşir bu! Ağır ağır olursa, hayata yakalanırız! Aşk isterken arkadaşlığa talim edenlerin sayısı bu yüzden çoktur!
***

Birini sevmek, ona koşmak, ona kaçmak, ona sığınmaktır. O yüzden çoğumuz "kapıyı vurup sokağa fırlar" gibi severiz.
***

İhtiyarlıkta hatıralara dalınır, hatırlayarak yaşanılır! Doğrudur! Bazıları "hayal kurmanın acı verdiği çağlara gelince insan, hatıralar teselli eder" der bunun için. O kadarcık mı? Hayır! İhtiyarlar unutmak için hatırlarlar!.. Geçmişteki acıları, yanlışları, günahları unutmak için yapılacak en etkili şey "iyi ve eğlenceli hatıraları" geri çağırmaktır. Toplumlar da aynı şeyi yapar: Tarihlerindeki kırımların, kıyıcılıkların izlerini silmek için hiç durmadan zaferlerden söz ederler. Bu kadar "ıvır zıvır zafer" ne işe yarar? İnsanlığın yenildiği anları unutmaya!..
***

Bergama Asklepion'da "iki soprano, bir tenor" konserindeyim. Antik sahnenin arkasındaki arazinin ötelerinde karanlığın içinde dört servi silueti yükseliyor. Gözlerimi onlardan alamıyorum.
Bir süre sonra konseri bırakıp o görüntüye dalıyorum. Zihnimde ince, uzun ve güçlü bir hışırtı... Konser sonrası arkadaşlar soruyorlar: Nasıldı konser? Güzeldi, diyorum.
***

Soru soran entelektüelin ölümü, soruyormuş gibi yapan "entertainer"ın doğuşu... En temel kavramları bilerek ve bazen sırf eğlence olsun diye birbirine karıştıran bir medyacı... Bazen soruyorum kendime: Bu Ertuğrul Özkök gerçekten bir zamanlar Oluşum, Yazı dergilerinde falan yazıları çıkan Özkök olabilir mi? İnanmıyorum!
***

Üniversiteler niye var? Okuyup öğrenmek için, akademik çalışma için, meslek sahibi olmak için, hem diplomanı hem de havayı almak için mi? Evet! Ama bir de yarım, eksik, yamuk kalmış fakat fena halde iz bırakmış aşklar yaşayalım ve özgürlük duygumuzu hayatımızın sadece o bölümüne sığıştırıp sonra üzerine kilit vuralım diye var galiba bu ülkede üniversiteler!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA