Sevmek, bazen yakınlığın sıcak battaniyesi altına saklanmaktır. Hayat üşütür, sen akrabalarına, kardeşlerine, arkadaşlarına kaçarsın.
Fakat birine âşık olmak farklıdır; o uzaklıktan doğar!
Çünkü arzuyu engel kışkırtır; kalp uçuruma köprü kurmak ister, merak bağlılığa dönüşür.
O yüzden işte...
Her ilişkinin başlarında bir kuşku kıpırdanır içimizde.
Ve derinlerde bir yerde...
"Beni gerçekten tanısaydın, sever miydin?" sorusu hep hazır ve nazırdır.
Belki aşk da aslında karşımızdakinin "sen o sen değilsin, benim sevdiğimsin!" iddiasıdır.
***
İyi de...
Kendimizi tanımadan, bilmeden başkasını nasıl gerçekten tanıyabiliriz?
Peki o halde "kendini tanımak" neyin nesi?
Son zamanlarda medyada başarı, mutluluk ve huzur üzerine yazılara bakıyorum da...
Hepsinde antik çağda Delfi Tapınağı'na kazınmış o meşhur söze uymak gerektiği söyleniyor: "Kendini tanı!" (Gnothi Seavton)
Oysa konu gündelik hayat ise...
Her şey eski tas eski hamam sürsün isteniyor ama bir yandan da huzur ve mutluluk aranıyorsa...
Belki de Goethe'nin dediğine de kulak vermek gerekir. "Kendini tanımak mı? Kendimi tanısaydım, kaçarak uzaklaşırdım."
***
Ne garip değil mi?
Şimdi spiritüalist "guru"lar; yerden biter gibi her köşe başında biten "yaşam koçları"; sabah kahvesine gelen komşular; çokbilmiş iş arkadaşları...
Hepsi ama hepsi bu konuda bol bol atıp tutuyorlar. "Kendin olmak" başlığı altında kişisel gelişim kursları düzenleniyor. Sorsan, ne çok insan "kendini tanıyor!"
Zavallı Sokrates bundan bir türlü emin olamamıştı!
O Sokrates ki, bu sözü felsefe tarihinin temel taşı yapmıştır ve yine de lafı dolandırır: Bilmek ne? "Kendim" dediğim, neyin nesi?
En sonunda da, pek vasat bir tercihe saplanır filozofumuz; "kendini bilmek" dediği "kendine özen göstermek" olup çıkar!
***
Eh, bu sözün psikanalitik, ezoterik, sosyolojik anlamları da var.
Bir de çok başka bir alan...
O hadisin işaret ettiği alan var hani.. "Nefsini tanıyan, rabbini tanır!"
Eyvah! Lafın ucunu bir çektim, nereden nerelere geldim!
Oysa bütün diyeceğim şuydu ki...
Özlü sözler de, çiçekler ve sevgiler gibi bakım isterler.
Dilden düşürmemek hiçbir işe yaramaz, durup düşünmek gerekir!