Plastik nazar boncukları nazara önlem olur mu?
Niye olmasın, dedi bir arkadaşım, hem zaten kem göz dediğin de bugün naylon hasetler, gelip geçici hırslar, derme çatma hınçlardan ibaret değil mi?
Güzel cevaptı doğrusu ama modern ilişkiler dünyasının kötücüllüğünü hafife alıyordu.
Bana gelince, diyorum ki...
İnsan eğer nazara inanıyorsa...
Nazar boncuğunun da nefesini insandan almışını, ustalığını ateşte sınamışını tercih etmeli.

***
Çam odunu kullanılarak yakılmış ve 900 derecelik bir fırında camı eritip şekillendirmeyi düşünebiliyor musunuz?
Ustanın zihnindeki o güzel şekle girebilmesi için cam iki demirle tutuluyor.
Usta boncuk boncuk ter dökerek kalın demire geleneksel nazar boncuğunun ana zeminini sarıyor, ince demirle de boncuğun süslerini, renklerini veriyor.
Sonra ne oluyor?
Bir gün bakılıyor ki, piyasaya on binlerce plastik veya fabrikasyon Uzakdoğu malı nazar boncuğu girmiş ve çok ucuza satılıyor.
Ne o dökülen tere aldıran oluyor ne de camdan üretilen birbirinden güzel ve farklı şekillerdeki boncuklara bakan...
***
Anlatacağım şu...
Geçenlerde İzmir çevresinde dolanıp duruyordum, bastım Kemalpaşa'ya gittim. Sonra eski Torbalı yoluna saptım, o yemyeşil Nif dağı eteklerinde dolaştım...
Sonra Nazarköy levhasından sapıp dünyalar güzeli bir yola girdim. Kısacık fakat çiçekler, bağlar, bahçelerle dolu bir yol bu.
3 bin yıllık Anadolu geleneğini el emeği göz nuruyla sürdürüyor bu köy.
Baktım da kadınlar ev önlerinde, erkekler kahvede tatsız tuzsuz oturuyorlardı. Belki gelen geçen olur da, bir şeyler alır diye kurulmuş tezgâhların başında kimse yoktu.
Neden mi? Çünkü piyasadaki plastik nazar boncukları sırf daha ucuz diye rağbet görmeye başlamış, Nazarköy'ün sanatçı işi ürünleri ikinci planda kalıvermişti.
Şimdi meraklısına tavsiyemdir...
Yolunuz oradan geçerse mutlaka köye uğrayın.
Öyle güzel nazar boncukları var ki! Hele balık biçimli olanlarına ve camdan sürahi, demlik biçimli nazar işaretlerine bayıldım. Üstelik bunlar da ucuz.
***
Cam dedim de...
Camın ve cam işçiliğinin yerini ne tutabilir?
Plastiği hiç kıyas kabul etmem zaten ya...
Aklıma ister istemez Cemil Meriç'in o muhteşem cam ve altın kıyaslaması geliyor...
"Altınlarını cam karşılığı dağıtan Kızılderili'yi hiçbir zaman gülünç bulmadım. Cam, altından çok daha asil. Altın, İsrail Peygamberlerinden beri lanetlenmiş bir maden. Adı tarihin bütün cinayetlerine karışmış. Altın, pıhtılaşmış insan kanı.
Cam güzel çünkü kirli bir mazisi yok.
Cam güzel çünkü kalbi var, kırılıverir."