Türkiye İstatistik Kurumu 2008 verilerine göre "yaşam memnuniyeti" araştırmasının sonuçlarını açıkladı.
Halkın yüzde 86'sı mutluymuş, hayatından memnunmuş.
Tabii ortalığı biraz karıştırdı bu sonuç.
Bu yoksulluk, bu kriz, bu çatışma çekişme ortamında nasıl böyle bir sonuç çıkar, dendi.
Aslında şaşılacak bir şey yok.
Kurum 2005'te henüz DİE adını taşırken yine aynı araştırmayı yapmış, sonuçlar yine aynı şekilde çıkmıştı. Gazeteler de hafif alaycı bir dille "halkın keyfi yerinde!" başlıkları atmıştı.
Doğrusu..
Yaşam kalitesinin çok aşağı seviyelerde olduğu bir ülkede böyle yaygın ve ısrarlı bir "mutluluk hali" gerçekten de şaşırtıcı geliyor insana...
Ama ilk bakışta!
***
Ne kadar globalleşirsek globalleşelim...
Zevkler ve renkler ne kadar gitgide Oslo'yla İstanbul'u, Şangay'la Miami'yi ortak kılıyor gibi görünse de...
Konu mutluluk ve mutsuzluğa; yani hayatımızı algılayış ve kabulleniş biçimimize gelince...
Hele insanlara "mutlu mu, mutsuz mu hissediyorsunuz?" diye sorulunca...
İş değişir.
Birdenbire geleneksel yaklaşımlar ve kültürel tarihimizin dinamikleri ağır basmaya başlar.
Kaynağını dinden alan rıza ve şükür duygusu; alışkanlıkların gücü ve hazları öne çıkar. Hatta modern Batı'nın "işte mutluluk budur" dediği şeylere direniş olarak "hayır, mutluluk bizimkidir" tepkisi bile rol oynar.
"Nasılsın?" sorusuna kuru bir "iyiyim" demeyi ayıp sayan ve "hamdolsun" diye karşılık vermeyi tercih eden bir kültürde "mutluluk" anketlerinde Oslo veya Stockholm'deki gibi sonuçlar çıkması mümkün müdür?
***
İlk bakışta hepimize tuhaf gelen bu yüksek mutluluk oranı aslında sadece bize özgü de değil!
Amerika'da da "yaşam memnuniyeti" araştırmalarının sonuçları benzer şaşkınlıklara yol açıyor.
2000'lerin ortalarında sorulunca "mutluyum" diyen Amerikalıların oranı yüzde 88-80 aralığında çıkıyordu.
Ama sosyologlara sorun, "dünyanın en kaygılı, en tedirgin toplumu Amerikalılardır. Sırf bu özellikleri bile çok mutlu olmalarını engeller" diyeceklerdir.
Gerçekten de o ülkede kaygı dindirici ilaçlara "mutluluk hapı" denmesi boşuna mıdır?
Bütün bunlar bir yana..
Bu tür anketlerin sonucunu "halk mutluyuz dedi" şeklinde okumak yerine Mazhar'ın o güzel şarkısındaki gibi bir sonuç olarak değerlendirmekten yanayım: "Benim hâlâ umudum var!"