Bu yarışmayı, benzerlerinden ayıran en önemli özellik, 16 adayın hem Akademi çalışmaları hem de kaldıkları evde geçirecekleri saatlerin kameralar tarafından izlenip, yayınlanacak olması. Pek çok insan bu durumu yadırgıyor. "Bu bir müzik performans yarışması. Adayların 24 saatini niye gözetleyelim ki?" diyorlar. Öncelikle şunu belirteyim: Yıldız olmak "göz önünde olmayı" gerektirir. Dünyanın her yerinde starların özel yaşamı haberdir ve halk tarafından ilgiyle takip edilir. Eğer yıldız olmayı kafanıza koyduysanız, fedakarlık etmeniz gereken ilk konu "özel yaşam"dır. Ama "Akademi Türkiye"nin amacı, adayları "gözetlenmeye alıştırmak" değil. Asıl hedef; milyonları peşinden sürükleyecek yıldızı "her yönüyle" tanıtmak. Zira "yıldız şarkıcı" artık "sahnede iyi şarkı söyleyen, klipte güzel görüntü veren kişi" değil. İnsanlar, piyasadaki yüzlerce şarkıcı arasından birini ya da bir kaçını gönül tahtlarına oturturken, onların hayata bakış açılarını, insan ilişkilerindeki tavırlarını, kişilik özelliklerini ifade biçimlerini, hayatın içindeki "duruşlarını" da değerlendiriyorlar. İşte "Akademi Türkiye" izleyicileri, kendi yıldızlarını yaratırken, bu "şeffaflıktan" sonuna kadar yararlanma avantajına da sahipler. Yani bu yarışmada yıldızları yakından görmek için teleskop gerekmiyor!