İngiliz yayın kuruluşu BBC'de yaşananlar, "sorumlu yayıncılık" adına bir ders niteliğinde. Ne olmuştu BBC'de? Irak'ta kitle imha silahları konusunda araştırma yapan Savunma Bakanlığı yetkilisi Dr. David Kelly, BBC'ye verdiği bir röportajda silah raporlarının abartıldığını iddia etmişti. ABD'nin müttefiki Blair Hükümeti'ni zor durumda bırakan bu açıklamanın ardından Dr. Kelly esrarengiz biçimde ölü bulunmuştu. BBC ise haber ve yorumlarında Blair Hükümeti'ni olaydan sorumlu tutmuştu.
İngiltere'de olayı soruşturan Yüksek Mahkeme'nin yargıcı Lord Hutton nihai raporunda BBC'nin olayda suçlu olduğuna kanaat getirmiş, bunun üzerine BBC Yönetim Kurulu Başkanı Gavyn Davies önce Tony Blair ve hükümetten özür dilemiş, ardından da istifa etmişti. Bunu İngiliz Televizyon Ve Radyo Kanalları Genel Müdürü Greg Dyke'ın istifası izlemişti. Şimdi BBC'nin tüm üst düzey yöneticilerinin birer birer istifa edeceği konuşuluyor.
Gelelim, olayın bizimle ilgisine... Son yıllarda televizyonlarımızda Cumhurbaşkanı'ndan, Başbakan'a, bürokratlardan, parlamenterlere ve saygın işadamlarına kadar pek çok kimse için "iftira" niteliği taşıyan, hukuki gerçekliği asla saptanamayacak iddialar ortaya atıldı. Bunların pek çoğunun "palavra" olduğu, "karalama amacı" taşıdığı sonradan ispatlandı. Olaylar, birkaç tekzip metni, karartma ve kınama kararıyla geçiştirildi. Ama bu televizyonların üst düzey yetkililerinden biri de çıkıp, "Evet, biz hata yapmışız. Özür dileriz. Ben ve arkadaşlarım istifa ediyoruz" demedi, diyemedi... İngilizler'e her ne kadar kanım ısınmasa da, böyle zamanlarda Ada'ya neden "demokrasinin beşiği" denildiğini daha iyi anlıyorum.