BERLİN Duvarı'nın yıkılmasıyla meydana gelen sosyal değişime mizahi bir gözle bakan ve bir yandan yakın dönemin en keskin virajlarından birine ışık tutarken, diğer yandan olan biteni mizah süzgecinden geçirmeyi başaran "Elveda Lenin" sonunda vizyona girdi. Sosyalist Doğu Almanya'nın eylemci vatandaşlarından biri olan Alex'in annesi, girdiği derin komadan uyanmıştır. Kendini bilmeden geçirdiği sekiz aylık zamanda, bünyesi hayli yorgun düşen annerin yaşayabileceği en küçük bir heyecan, ölümüne neden olabilecektir. Alex, bu hassas durum karşısında, Duvar'ın yıkıldığını annesine söyleyemez. Zira yaşlı kadın neredeyse bütün bir ömrünü sosyalist harekete adamıştır. Bu akımın ömrünü tamamladığını ve sonunda kapitalizmin kazandığını söylemek, yaşlı kadının hayat damarının kesilmesi anlamına gelecektir. Bu nedenle Alex, bir oyun oynamaya karar verir ve annesini hiçbir şeyin değişmediğine inandırmak için, en yakın arkadaşını, kız kardeşini, sevgilisini, apartman sakinlerini de bu "oyunun" içine katarak, Lenin'in zafer kazandığına dair "sanal" bir dünya yaratır.