Sayın Mumcu. Bir süredir bakanlığınıza ait bazı birimlerde olup biten tatsız tuzsuz olaylarla ilgili şikâyet mektupları almaktayım. Bunlar bakanlıktaki çeşitli yöneticilere de gönderilmiş mektuplar, notlar. Sizi yakından tanıdığım ve bu konulardaki hassasiyetinizi bildiğim için herhangi bir işlem yapmayışınızı "bilgilendirilmemenize" yoruyorum. Buyurun buradan okuyun ve lütfen yanıtınızı tez günde gönderin. Sevgilerimle...
1- Köprülü Kanyon Olayı: Antalya'da Köprülü Kanyon dünyanın her yerinden gelen turistlerin gözbebeği hallerde. Raftingciler için mükemmel bir parkur orası. Ancak milli park olmasına karşın bazı uyanıklar parkurun başlama yeri
ne; "Özel arazidir. İzinsiz girilmez" levhası koyup, tellerle çevirmiş. Yüklü meblağlar ödemeyen tur şirketleri içeri giremiyorlarmış. Geçen hafta televizyon programcısı bir arkadaşımızın da gözü önünde tur rehberleriyle, araziye sahip çıkan bu adamlar sopalar taşlarla çatışmış, birbirlerini hastanelik etmişler. Manavgat Kaymakamı'nın bu olaya sessiz kaldığı yolunda duyumlar da var.
Dış basın yangını
2- Toplu Zehirlenme: Avustralya'dan gelen bir mektupta yazan da şu. Alanya'da adı bende mahfuz bir turistik tesiste toplu zehirlenme vakası yaşanmış. Ne yazık ki hamile bir yabancı turist kadın çocuğunu düşürmüş. Olayın basına ve dışarıya sızmaması için oldukça sert tedbir(!) almış o tatil köyü yöneticileri. Ancak tüm Avustralya gazeteleri ve televizyonu bu olayın haberini büyük veriyormuş.
Langırt köy sandığı mı?..
3- B.... ilçesindeki A.... müzesinde bazı gişe görevlileri ve bekçilerin adları belli birkaç rehberle işbirliği yapıp, bilet paralarını kasaya girmeden aralarında paylaşıldığı iddiası var. Buraya o adları ve çalışma yerlerini uluorta yazıp, kimseyi zan altında bırakmak istemem. Talep ettiğinizde sağlıklı bir soruşturma yapmanız için bunları size bizzat bildiririm.
Gelelim en önemli mektuba
"Sayın Savaş Ay, Temmuz-Ağustos 2001'de İstemihan Talay döneminde, İzmir Rolöve ve Anıtlar Müdürlüğü'nde üç yüksek mimar restorasyon uzmanı, bir elektrik yüksek mühendisi ve bir makine mühendisi olmak üzere 5 kişi geçici işçi kadrosunda göreve başladık. Biz mimarları restorasyon uzmanlığımız nedeniyle 9 Eylül Üniversitesi Restorasyon Anabilim Dalı'ndan, mühendis arkadaşları da ilgili meslek odalarından isimlerimizi almak suretiyle işe aldılar. Demek istediğim şudur ki; bürokrat, bakan, partili tanıdıklar aracılığı işe girmedik, yani torpilli değiliz. İşe başladığımız hafta da Ankara'ya bizzat bakanın kendisiyle toplantıya çağırıldık.
Hak edişler!..
Kadro sorunu nedeniyle geçici işçi kadrosunda yer alıyor, ancak maaşlarımız geçici işçi ücret tablosunda mimar, mühendis, avukat şıkkı üzerinden ödeniyor ve bordrolarda da mesleklerimiz yazıyordu. Kültür Bakanlığı Hukuk Müşavirliği'nden bizlerin imza yetkisi olduğuna dair olumlu yanıt geldiğinden rahatlıkla projelere imza atıyor, ihale komisyonlarında yer alıyor, hak edişlere imza atabiliyorduk. Yaklaşık 2 sene boyunca Ege Bölgesi'ndeki en önemli işlerde bizlerin imzası yer alıyor, Ankara'dan üst düzey yöneticiler geldiğinde karşılarına proje sorumlusu olarak biz çıkarılıyorduk.
Malzeme bile yok
Mesai saatlerine bağımlı kalmaksızın, gece, hafta sonu, resmi tatillerde bile çalışıyor, gerektiğinde sempozyumlarda müdürlüğümüzü temsil edecek sunumlar gerçekleştiriyorduk. Hatta işe başladığımızda bilgisayarı bırakın çizim malzemesi bile olmayan müdürlüğümüze yakışır projeler çizmek için evdeki bilgisayarlarımızı işe taşıyorduk.
Bu arada bize 1 sene içinde sözleşmeli personel statüsüne geçeceğimiz sözü verilirken; müdür ve bakan yakını (DÖSİM Müdürü ve Suat Çağlayan) iki arkadaş neresi bile olduğunu bilmedikleri Rolöve ve Anıtlar Müdürlüğü'nde sözleşmeli personel olarak işe başlatıldılar. Seçimlerin hemen öncesinde İstemihan Talay'dan boşalan bakanlık koltuğuna oturan Suat Çağlayan birçok geçici işçiyi işe alarak kadroları şişirdi. AKP başa geçtikten sonra yaptığı ilk iş de bu şişirilen kadroları boşaltmak oldu. Ancak bunların yanında bizler de nasibimizi aldık. Isparta, Afyon, Kütahya gibi yerlerde ertesi gün işe başlanması isteniyordu. Ben, mimar ve makine mühendisi arkadaşımla Bergama'ya, elektrik mühendisi arkadaşımla diğer mimar arkadaşım da Efes'e tayin edildik. Hem de mesleklerimiz ve aile yaşantılarımız hiçe sayılarak bu yerlerdeki bilet gişelerine atandık.
Yanıtsız sorular
Hiçbir dilekçemize yanıt gelmedi, hiçbir başvurumuz dikkate alınmadı. Diğer iki mimar arkadaşım bir süre sonra bir şekilde meslekleri ile ilgili yerlere tekrar tayin çıkarttılar. Ancak elektrik mühendisi bayan arkadaşım evli olduğu için ve tabii ki mesleği dışında çalıştırıldığı için istifa etti.
Ben ilk başta Bergama'da mimar olarak çalışarak müzenin ihtiyaçları doğrultusunda projeler çizdim. Evli olduğum halde eşimi sadece hafta sonları görmeyi göze alarak pes etmeden Bergama'da kaldım. Ancak 1 Ocak 2004 itibarıyla benim de gişelere görevlendirilmem ve hafta tatilimin de hafta içine kaydırılması ile istifamı verdim. Makine mühendisi arkadaşım Ahmet Baturu ise hâlâ Bazilika (Kızıl Avlu) gişesinde görev yapıyor. İki mimar arkadaşım da Manisa Kültür Müdürlüğü'nde ve İstanbul Konservasyon Laboratuvarı'nda mimar olarak çalışmaktalar. Bu arada Ankara, İstanbul ve Muğla'da bizle aynı pozisyondaki teknik elemanlar da görevlerine aynen devam ediyorlar. Ne olur birileri bir şeyler yapsın..."