Tek bir Çehov hikâyesi bile okumadan ölen insanlar vardır di mi? Kendi payıma söyleyeyim, çok üzülürüm onlar için.
Malumunuzdur. Bu evrensel çaplı yazı sihirbazı, bir defasında, o tadı doyumsuz yazıları gibi, yine tadı doyumsuz olan bir meyveyi, vişneyi de sundu dünya edebiyatına. Rusça adı "Vişniyovıy Sad" olan Vişne Bahçesi'ni yazdı yani.
Sessiz gemi
Orada rendelenen ve kayıp giden zamanın geri gelmezliğini simgeledi bize. Su alan gemileri ile birlikte, batmakta olduklarını fark edemeyen gafil bir kuşağın; "kılıflarından çıkamayan insanlar" güruhu olarak nasıl sessiz ve kıpırtısız durabildiğini resmetti.
Sür Yalta'ya
Çehov Usta'nın bu ölmez eserini, Vişne Bahçesi'ni şükür ki alaturka versiyonuyla izleyebildim. Orada Ranjevskay Ailesi'nin emektar uşağı rolündeki İsmet Ay'ın muhteşem performansını, hele de finale doğru o sessiz solo sahnesinin pırıltısını cıbıldak gözle yudumladım ne mutlu bana yav...
Bu arada bilen bilir; yaşamının son dönemlerinde ağır hastadır ünlü yazar. Ciğerleri bitmiş tükenmiştir son çağlarında. Bu illet o kadar ileri bir noktaya ulaşmıştır ki, Moskova'nın acımasız soğuğuna daha fazla direnemez ve çaresizce Yalta'ya iltica eder büyük yazar...
Vişne Bahçesi'nden son bir tirat!..
Ne yaman bir rastlantı ki bu büyük yazarın oyununu büyük bir oyun gücüyle yorumlayan İsmet Abi de Çehov gibi ciğerlerinden hasta şimdi. O da İstanbul'un acımasız "insan soğukluğundan" kaçıp, ruhen ve bedenen Şile'ye iltica etmiş durumda.
İmdiii!.. Gelelim lafın taşını uygun gediğe koyacağımız fasla.
Yazacaklarımdan işkillenip bir yerleri dingildeyecekler de, dışarıdan hakemlik edecekler de iyice bir açsın gözünü, öyle okusun bu satırları...
"Yuh!" derler adama!..
İsmet Ay gibi bir dev, 6 aydır yatağa bağlı yaşayacak ve şehir tiyatrosunun afra tafrası bol, çalımı cambazlığı gani abla-abileri sadece bir demet çiçekle yasak savacak öyle mi?.. "Yuhunuz!.." derler adama be...
Her bir kadehe meze yaptığınız o dil pelesengi vefanız, kaplama duyarlılığınız, tutkunuz, sevdanız, kadir bilirliğiniz, antinankör söylemleriniz, dayanışma-direnişme gevişleriniz nerelerde huuu?..
Ölümle didişmek
84 yaşında bir tiyatro duayeni, abide bir aktör, ciğerlerinin dörtte biriyle nefes alabilip, 2 kalp kapakçığı cortlamış ve gırtlağına hortum bağlı bir halde ölümle didişecek, sizin umurunuzun teki olmayacak ha? Öyleyse bi daha
"yuh" tavrınıza efendiler...
Gencay Hanım'ın (Gürün) bireysel ziyareti de olmasa koca İstanbul Şehir Tiyatroları'ndan o "giden" çiçek dışında tek bir kımıltı yok. Yani vah ki eyvaah!..
Helal size Lemi Bey
Bir de sarsılmaz dostluklar kalesinin muhafız alayı mensupları var İsmet Abi'ye "neren ağrıyor?" diye soran. Haldun Hoca, Müjdat Gezen, Mustafa Alabora, Yalçın Boratap ve Hadi Çaman var yani.
Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Lemi Bilgin de sağ olsun. Üstüne vazife görünmese de, durumdan vazife çıkarıp; burada söylenmesi ayıp olur külliyetteki bir desteği sunmuş bu dev aktöre, helaller olsun ona da...
Helakin zehri dermanda
Meraklısına not düşeyim de, belki ayıbını örten, pişmanlık yasasından yararlanmak isteyen olur, yalnız komaz İsmet Abi'yi daha fazla. Şile Devlet Hastanesi'nde, Op. Dr İshak Topaloğlu ve ekibinin şefkatli ve mahir ellerine. İlaveten de; yeğeni Oya'nın akıl ermez özverisine emanet hallerde yatıyor şu anda İsmet Ay...
"Yalnız koymayın onu!" derken bir şey unuttum. Aslında İsmet ağabeyin yalnızlığı, sizin kimsesizliğinize delalettir ki, bunun tedavisi de, umarı, ilacı da yoktur, bilesiniz ha!..