Bu yazımda sizlere yanımda staj yapmaya başlayan hukuk öğrencisi Selma Agören'in, Avrupa'da yaşayan Türkleri de ilgilendiren Türk hukukunda boşanma şartları ile ilgili toparladığı bilgileri aktaracağım.
Evliliği sona erdiren sebeplerin başında; ölüm ve ölüm karinesi, gaiplik sebebiyle evliliğin feshi, cinsiyet değişikliği ve son olarak boşanma yer alıyor. Kanunda yazılı sebepler boşanma davasının dayanağını oluşturur. Türk hukukunda boşanma mutlaka bir sebebe dayanmalıdır. Boşanma talebinde bulunma hakkı ise her iki eşe de tanınmıştır. Ancak hâkimin evlilik birliğine son vermesi için eşlerden en az birinin talebi gerekir. Sonuç olarak boşanmanın gerçekleşmesi için her iki tarafın da mutlaka talebi gerekmez. Boşanma sebepleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 161. ve 166. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Boşanma sebepleri farklı niteliklere göre tasnif edilebilir ancak kanunda düzenlenme şekline göre özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebebi (m.166) olarak ikiye ayrılır.
Özel Boşanma Sebepleri
1) Zina (TMK m.161)
2) Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m.162)
3) Küçük düşürücü suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163)
4) Terk (TMK m.164)
5) Akıl hastalığı (TMK m.165)
Boşanmanın Genel Sebepleri
Genel sebepler ilgili madde fıkralarında üç şekilde gerçekleşebilir.
1) Evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1-2. Fıkralar)
2) Eşlerin birlikte dava açmaları veya birinin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi (TMK m 166/ 3. fıkra)
3) Evlilik birliğinin fiilen kurulamaması (TMK m.166/ 4. fıkra)
Türk Hukuku'nda görüldüğü üzere boşanma sebepleri, boşanmanın gerçekleşmesi için Alman Hukuku'na nazaran önemli bir yer tutar. Bu iki hukuk arasındaki fark, boşanmanın sonuçları açısından tarafların elde edeceği kazanımları da oldukça etkiler.
Özel boşanma sebeplerini incelemeye zina ile başlayalım. Zina; eşlerden birinin (kadın ya da koca fark etmez), evlilik birliğinin devam ettiği süreç içinde karşı cins ile isteyerek en az bir kez cinsi münasebette bulunması ile gerçekleşir. Zina kusura dayalı bir sebeptir ve mutlak bir boşanma sebebidir. Hâkim, kişinin söylemi ile bağlı değildir, burada önemli olan, hâkimde zinanın varlığına yönelik somut bilgiler ışığında bir kanaatin uyanmasıdır. Eğer bu kanaat uyanmamış ise kişinin zina yaptığını belirtmesi tek başına yeterli değildir.
Altı ay içinde dava açılmalı
Zina sebebiyle dava açılmasında geçen süreler önem arz eder. (m.161/2) Zinayı öğrenen eş, öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde dava açmalıdır. Aksi halde veya her halde 5 yılın geçmesi ile dava hakkı düşecektir. Süreler her zina eylemi ile yeniden başlar. Bununla birlikte affeden eş, zina dolayısıyla boşanma davası açamaz. Eşlerin aynı evde yaşamaya devam etmesi, diğer eşin affettiği anlamına gelmez, dava açma hakkı düşmez. Eşlerden birinin önceden zinaya izin vermesi önem arz etmez. Yani izin vermiş olsa dahi zina sebebiyle dava açabilir. İznin ötesinde teşvik var ise bu durum hakkın kötüye kullanılmasıdır.
Bir sonraki yazımda özel boşanma sebeplerini ve genel boşanma sebeplerine değineceğim.
İyi haftalar dileklerimle...