Şebnem Hanım'ın yediği halttan sonra konu yeniden gündeme geldi:
Bir vilayette bir tek meslek odası mı olacaktır?
Niçinmiş o?
Bu sınırlamayı kim koymuş?
Böylece söz konusu "odayı" ya da birliği ele geçiren borusunu öttürüyor, kendisi gibi düşünmeyenler adına konuşma hakkına da sahip oluyor.
Şebnem Hanım'ın uydurduğu yalana kanmayan ve katılmayan "tabip" çoktur.
Ama kendisi onların adına da zırvalama hakkını kendinde görüyor.
Çünkü başkan olmuş bir kere.
***
Peki şimdi ne olacak?
Kanun değişecek, bunun yanı sıra yeni ve başka bir tabipler birliği kurulacak.
Bu birlik
PKK propagandası yapmayacak.
İsteyen de gider
"devrimci tabipler birliği" falan kurar.
Nasıl parti kuruyorsanız...
***
"Barolar" için de bu böyle oldu.
İkinci bir baro iyi değildi ama kendileri kaşındılar...
Şimdi isteyen avukat istediğine giriyor.
Amaç hükümete düşmanlık olunca, bazı meslek odaları her türlü
"çıkıntılığı" yapar oldular...
Yalan olmuş, yanlış olmuş önemli değil, istediğin gibi salla...
Utanmıyorlar.
Ama yaratacakları
"tepkiyi" düşünmüyorlar.
Belki düşünüyorlar da
"mağduru oynamak" işlerine geliyor.
Şimdi gene yaygarayı basacaklar:
Demokrasi elden gitti!
Bir meslek odasına kendileri hâkim olurlarsa iyi,
"başkası" kazanırsa ondan kötüsü yok.
Siyasette de böyle değil mi?
TOGG arabasını biz yaparsak iyi,
Tayyip yaparsa törenine bile gitmeyiz.
Niçin yerli ve milli bir savunma sanayii kuruluyor efendim? Kim bize saldıracak?
Niçin petrol ve doğalgaz aranıyor?
***
Aslında, bize kalsa, hiç yapmayız.
Benim emekçi halkımın nesine özel araba?
Kalkınmaysa biz yaparız, yani elimizi taşın altına sokmayız, başkası yapacaksa hiç yapılmasın... Pis kapitalistler de para kazanmasınlar...
Herkes fakir kalsın.
Seçimde de oy yerine kol saati alalım.
Ki sonra ağlayalım.
Gene...