İşi büyüttüler.
Karının biri yirmi günlük bebeğini bahçeye gömmüş.
Sonra da polise gitmiş, "kayıp ihbarında" bulunmuş.
Hani işi iyice utanmazlığa vursa, "benim için bir kayıptır tabii" diyecek...
Bebek "evlilik dışı ilişki"den...
"Emzirirken boğuldu" demiş.
***
Bir başka rezillik: Kadından haber alınamayınca polis çağırılıyor.***
Kadınıyla erkeğiyle bu toplum bindi bir alamete, gidiyor kıyamete.
***
FRANSIZ OTURAMAZ!
Meğerse Esenyurt ve Fatih ilçeleri yabancıların ikametine kapalıymış.
Yalnızca gezebiliyorlar, örneğin Esenyurt'un "tarihi ve turistik" zenginliklerini inceliyorlar, hayran kalıyorlar ama ev alıp ya da ev tutup oturamıyorlar.
Esenyurt'a öyle Fransız, İngiliz, Alman falan giremez. Pek pek bakıp giderler.
Bir Müslüman'ın da kendini Fatih Külliyesi'ne nazır hissetmesi için Türk vatandaşlığına geçmesi şart.
Fakat bazı "istisnaları" da olacak tabii.
"Yatırımcıysa" oturabiliyor.
Aç bir kokoreççi, geç otur güzel güzel.
Öğrenciyse de oturabiliyor.
Yazıl bir okula, hiç uğrama rahat et.
Kazandığın üniversite o ilçedeyse...
Avcılar Üniversitesi'nde "atom mühendisliği" falan okuyorsan yani...
(Şaka yapayım dedim ama sonra Google'a sordum, varmış gerçekten öyle bir üniversite!) Çünkü şimdi bu "yabancılara kapalı" ilçelere Küçükçekmece, Başakşehir, Bağcılar, Avcılar, Bahçelievler, Sultangazi, Esenler ve Zeytinburnu da eklenmiş.
Peki İstanbul'un neresinde oturacak yabancı lumpenler?
Suadiye, Caddebostan, Acarkent, Kemerburgaz, Zekeriyaköy...
Ayda otuz bin liraya lüks villada...
Titreyin burjuvalar, kaçtınız ama kurtulamadınız.
***
Ne olmuş yani, eskiden de ceketi ve kravatı olmayan Ulus'tan Kızılay'a geçemezdi.