Rahmetli Kemal Sunal, Basın Yayın Okulu'nda lisansüstü eğitim yapmıştı. Master mı doktora mı hatırlamıyorum, önemli de değil.
Sunal çalışmalarının sonunda elbette bir de "tez" sundu ve diplomayı aldı.
Savunduğu tez ve ulaştığı bulgu şuydu: Kemal Sunal filmleri çok önemlidir ve mutlaka incelenmelidir!
***
Bitmez tükenmez kamplarından,
"çalıştaylarından" biri daha:
CHP bir
"değişim kampı" yapıyormuş...
Sunumlar olacakmış.
Herhalde kanarya besleme ve çiçek toplama konusunda değil. Dış politika, ekonomi ve seçim güvenliği konularında.
Ne diyecekleri bellidir: Sandıklara mukayyet olun.
Amigo gazetelerinde çarşaf çarşaf yayınlandığı, amigo televizyonlarında bangır bangır bağırıldığı yetmiyor, bir de halvet olup anlatacaklar yani.
Hayırlı olsun, bize ne?
Fakat kampın ana konusu
"değişimin önündeki bariyerleri kaldırmak" olacakmış.
Ne demektir bu?
"CHP'yi Kemalizm'den uzaklaşmaya ikna etmek" anlamına geliyor.
Niçin
HDP ile al takke ver külah olduklarını anlatacaklar.
Niçin faşistlerle ve şeriatçılarla aralarının iyi olduğunu.
Niçin türbanlılarla, ak sakallılarla
"helalleşmeye" kalktıklarını açıklayacaklar.
Niçin
Adnan Menderes'in mezarına gittiklerini partinin
"sert" kanadına karşı savunmak için dil dökecekler.
Ve bütün bunları solculuk, demokrasi, lagaluga şekerine bulayacaklar.
Bakalım niçin
FETÖ sanıklarını salıvermeye gönüllü olduklarını açıklayabilecekler mi?
***
Türk insanı şu anda
"karizmatik lider" beklentisi içinde değilmiş... Öyle
dediler...
Yani adaylarının, yani başkanlarının karizmatik
"olmadığını" kabul ediyorlar!
Peki nasıl bir lider istiyormuş?
İyilik ve dürüstlük yeterliymiş.
"Ne yazık ki başka bir numaramız yok" demeye getiriyorlar.
***
İletişim çok önemliymiş, onun için de çok iyi iletişim yapmak gerekliymiş... Öyle dediler...
Kemal Sunal'ın tezine benzedi.
***
Unutuyordum:
Selvi Hanım da kampa katılanların eşlerine bir
"çay daveti" verecekmiş.
Zeytinyağlı kereviz pişirseydi, son zamanların
"trendini" yakalardı.