Bekliyorduk, hazretlerin yayın organlarında defter-kalem ne zaman el yakacak?
Bu sefer ateşin ucunu "okul kıyafetinden" tutuşturdular.
Okul kıyafetleri el yakıyormuş...
Bunun çözümü basittir: "Okul kıyafeti"ni kaldırırsın olur biter.
Çocukları "eşit olduklarına" inandırmaya çalışıyorlar. Çocuk hayatın gerçeklerine tosladığı zaman ortada eşitlik meşitlik olmadığını acı bir şekilde anlıyor.
Zengin çocuğuyla fakir çocuğu sınıfta yan yana oturabilsinmiş...
Evet, Robert Lisesi'ne gidecek çocukla Hakkâri Lisesi'ne gidecek çocuk aynı çarktan çıktıkları için...
Hiçbir uygar ülkede kalmadı okul kıyafeti diye bir şey...
Bu, on dokuzuncu yüzyılın Fransız okullarından apartılmış bir uygulamadır.
O yüzyılda Teknik Üniversite'de bile giyilirdi.
Üniforma ancak "askeri okulda" giyilir.
Sivil okulda "tek tip giysi" olmaz, olmamalıdır.
Burası faşist bir ülke değildir.
En azından olmaması için çalışıyoruz.
Ama bunu üreten koca bir sektör var, değil mi? Yatırım yapmışlar.
Kaç uyanık bu işten ekmek yiyor...
O zaman da o eller daha çok yanar çok.
***
İlkokulda "Yavrukurt" oldum.
Mussolini devrinin İtalyan "dişi kurdun oğlu" örgütü gibi, "figlio della lupa"... Bir tek farkımız, bizim tahta tüfeğimiz yoktu. O kadarına cesaret edememişlerdi.
Herkes yazılıyordu, ben de yazıldım.
Mahalle baskısına karşı gelinemiyordu.
"Vatan haini" damgasını yeme tehlikesi bile vardı.
Oymak başkanlığı yapan hocamız bize Tepebaşı'nda bir dükkân adresi gösterdi: Üniformayı, tozluğu, kemeri, düdüğü, çakıyı falan oradan alacaksınız!
Kimbilir ne avantası vardı...
Veliler bir araştırsınlar bakalım, okul kıyafeti pazarında hangi çakal nereden nasıl sebepleniyor?
***
BEBEĞİ ÖLDÜRMÜŞ HAYVAN
Florida'da bir "vegan anne"...
On sekiz aylık çocuğu yetersiz beslenmeden ölmüş.
Çünkü sersem karı, bebeği de yalnızca çiğ sebze ve meyveyle beslermiş...
Çocuk süt içemiyor, yumurta, peynir, yoğurt yiyemiyor.
Büyüyünce et de yasak.
Mango, muz, avokado suyu içiyor.
Protein yok.
Çocuk kaşık kadar kalmış, on sekiz aylık ama ancak yedi aylık gösteriyor...
Açlıktan ağlamasına da aldırmamışlar, ölmüş gitmiş işte.
Karıya müebbet vermişler.
Üzüldüm.
Yok olması gerekirdi.
Tıpkı, bizde de köpeğini arabanın arkasına bağlayıp sürükleyenler ya da kedisini banyoda boğmaya çalışanlar gibi.
***
SEN DE ETME
"Ne olursa olsun kavga etmeyin." Kemal Kılıçdaroğlu