Nasıl seçim sonuçları üzerine balonlar uçuruluyorsa, son günlerin modası da "Atatürk hakkında uçurulan balonlar"...
Biri çıkıyor Atatürk'ün zehirlendiğini, yani öldürüldüğünü üfürüyor, öteki kalkıyor "Atatürk'ün çocukluk resmini buldum" diye sallıyor.
Bunlar yakında Agamemnon'un kılıcını da bulurlar, Ahilleus'un kalkanını da. Sonra sıra Sultan Palamut'un kılıcına da gelir (Kapalıçarşı'da satıldığı söylenirdi...) O çocuk fotoğrafının Atatürk'e ait olmadığı, olamayacağı tarihçilerce kanıtlandı.
Madem her şeyi tarihçilere bırakmayı seviyorsunuz, bunu da bırakın.
O fotoğrafta Atatürk kalpaklı!..
Kalpak ay-yıldızlı... 1885'te!
Üstelik üzerinde bir "tişört" var!
Tişörtte Göktürk alfabesiyle "kayı" yazıyormuş!
Pes.
Arkadaşlar, Atatürkçülük ve milliyetçilik başka şeydir, faşizm gayretiyle zırvalamak başka.
Oldu olacak Atatürk'ün göğsüne "Oyunuzu CHP'ye verin" yazsaydınız bari...
***
Siz gelin de Ali Rıza Efendi'de yoğunlaşın.
Atatürk'ün babası... O ünlü fotoğraftaki kalın bıyıklı kişinin Ali Rıza Efendi olmadığı, 1876 Anayasa kutlamaları sırasında Selanik'te bir "redif taburu" üyesi olduğu söylenir...
Hatta Atatürk'e göstermişler, "Bu bizim peder değildir" demiş.
Sonra da padişah resimlerine gelirsiniz.
Bunların 1830'larda bir Ermeni matbaacı tarafından "uydurulmuş" resimler olduğunu öğrenince apışıp kalırsınız.
Kâğıt paralardaki Yunus Emre'yi falan hiç saymıyorum.
Kendi uydurduğu palavralara bu kadar içtenlikle bağlanan insanlar başka ülkelerde zor bulunur.
***
BARİ SUSSAYDINIZ
Ünlü casus Cicero'nun oğluyla Almanya'da tanışmıştım...
Meğer üç de kızı varmış.
Erdal Beşikçioğlu'nun oynadığı Cicero filmine dava açmışlar.
Senaryonun, babalarının anılarından arak olduğunu iddia etmişler.
İstedikleri tazminat da alt tarafı 100 bin lira ha.
Mahkeme davayı reddetmiş.
Film daha ziyade İlyas Bazna'nın "kontrol görevlisi" Moyzisch'in anılarından yola çıkmıştı...
James Mason'un oynadığı ilk Cicero filmi de öyle...
Cicero'nun marifetleri pek öyle övünülecek değil, tam tersine unutulmaya çalışılacak şeylerdir.
Normandiya çıkarmasının planlarını İngiltere'nin Ankara büyükelçisinin yatak odasındaki kasadan çalmış ve Almanlar'a satmıştı.
Almanlar da ona "sahte sterlin" ödemişlerdi... Çünkü Von Ribbentrop denilen dangalak inanmamıştı...
Hani şu Mauthausen toplama kampında Salomon Solowitsch'in bastığı sahte beş sterlinlik banknotlar...
Bir tanesi koleksiyonumda mevcuttur.
Yok, Bazna ailesinden almadım.
***
Böyle her aklına esen babasının, dedesinin anılarını öne sürecekse, film şirketlerinin çekeceği var.
O zaman herhangi bir Kurtuluş Savaşı filmini de "Atatürk'ün Büyük Nutuk'undan çalmışlar" diye mahkemeye veriniz.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz