İttihatçılar'ın "Hele bir gelelim, gerisi kolay" alışkanlığına ilk dikkat çeken Kemal Tahir olmuştu. Biz de defalarca yazdık. Şimdi bazı muhalif yazarların da bunu nihayet görmeleri sevindiricidir.
İttihatçılar tek amaç olarak kendilerine "Anayasa'yı yeniden yürürlüğe koymayı" seçmişlerdi. Sonrasını bilmiyorlar ve göremiyorlardı.
Anayasa'yı "her derde deva" sanıyorlardı.
Laf aramızda, en başında Mithat Paşa da öyle sanmıştı.
Günün birinde başardılar. Asıl büyük sorunlar ondan sonra patlak verdi.
Bir "federalizm benzeri" sistem içinde azıcık özgürlük sağladıkları her halk hemen ayrılmaya kalkıyordu...
Üç yıl içinde yüz seksen derece politika değiştirdiler, ırkçılığa saptılar.
Buna "fikir sefaleti" denmez de ne denir?
Asıl bu, imparatorluğu dağılmaya götürecek en kestirme yoldu.
Nitekim öyle oldu.
***
Bugün için de geçerlidir.***
Hangi vatandaş "Beş yıllığına seçileceğim ama altı ay ila bir sene, bilemedin iki yıl içinde görevi bırakacağım" diyecektir?
Hayır, bal gibi beş yıl oturacaktır.
Buna "İşimiz çok, enkaz devraldık" gibi kılıflar uydurulacaktır.
Ya da "Ne yapalım, koltuk sayımız tutmuyor" gibi daha ciddi bir bahane.
Hanımefendiye de bir başkan yardımcılığı falan verilecek ve kendini "başbakan gibi" hissetmesi sağlanacaktır.
Bu onun için gerekli ve yeterli olacaktır.
Devlet kadroları ayrılıkçılarla doldurulacaktır.
FETÖ örgütü kovuşturmadan kurtulup rahatlayacaktır.
Eski İttihatçılar imparatorluğu batırmışlardı, bunlar da cumhuriyeti batırırlar.
Yani gene toprak kaybı...
Onları getirirseniz, görürsünüz. Yanılmış olmayı çok isterim.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz