Hani bizim "Sevr tutkunu" profesör vardı ya... Darbeden bir süre önce Tayyip Erdoğan için "Bu adam ölecek" demişti...
Adam dememişti, daha başka bir kelime kullanmıştı.
Darbeyi kastetmiyordu... O sıralar FETÖ tarafından ortalıkta dolaştırılan "Tayyip çok hasta, kolon kanseriymiş" tezviratından etkilenmişti...
Bir punduna getirip "ameliyat masasına yattı, kalkamadı" yapacaklardı.
Ama 15 Temmuz gecesi (hani o darbe olmayan darbe!), oracıkta ölmesini bekleyenleri de gördük.
Şimdi benzer bir tezviratı gene piyasaya sürmeye çalışıyorlar, bu sefer "Çok yorgun, durduğu yerde uykuya dalıyor" iddiası üzerinden gidiyorlar...
Yani, ölmese de böyle bitkin bir adama oy verilmez...
Pırıl pırıl, dinamik bir genç olan yetmiş üçlük Kılıçdaroğlu'nu tercih ediniz!
Baksanıza, bamya da severmiş. Sağlıklı besleniyor.
***
Tam da burasında, İyi Partili bir vatandaş meselenin bam teline bastı.
Sıradan vatandaş değil, Bilecik Belediye Başkan Yardımcısı... Ahmet Gürses adında bir adam.
Önemli birisi değil. Ama söylediği çok çok önemli.
Bilecik Valiliği 15 Temmuz direnişini anma töreni düzenlemiş. Gürses, törenin programdan çıkarılmasını istemiş (geriye ne kalıyorsa?) Valilik bunu reddedince de, ağzından şu tarihi cümle çıkmış:
"
İleride hükümet değişirse, orada fotoğraf çektirenler yargılanır!"
***
Yeniden bir darbe yaparlar da bu kez başarılı olurlarsa, tabii yargılanır.
Gerçi
Devlet Bahçeli "
Bu sefer sağ çıkamazlar" demişti ama sağ çıktıklarını
varsayarak...
Yalnızca direnenleri içeri tıkmakla hatta öldürmekle yetinmeyecekler.
Anma törenine katılanları bile içeri alacaklar.
Peki cezası ne olacak?
Sağa sola ateş açarak 251 kişiyi öldürenler, hele bir de "
yargı kılıfı" uydururlarsa kaç kişi asarlar?
Bunun için darbe de şart değil, "
bir şekilde" geleceklerini söylüyorlardı
ya...
Seçim de kazansalar "
yapılacak işler" gündemi belli demek ki.
Öte yandan bütün FETÖ hükümlüleri dışarı çıkacak. KHK uygulamaları geçersiz sayılacak. Yatırımlar durdurulacak. Devlet kadrolarında "
temizlik" yapılacak.
Sonra sıra, CHP'li Gürsel Tekin'in ve Selin Sayek Böke'nin açık seçik belirttikleri üzere "
el koymalara" gelecek.
Şirketler, holdingler, televizyonlar, gazeteler...
Bizi de içeri tıkacak mısınız yoksa işi uzatmadan hemen gazetenin kapısında mı vuracaksınız?