Bu işin gelmiş geçmiş en büyük uzmanı ve "teorisyeni" olan Dr. Joseph Goebbels, meseleyi iki maddede özetlemişti:
Bir: Uydurduğun yalana önce kendin inanacaksın.
İki: Yalanı ne kadar çok tekrarlarsan o kadar etkili olursun.
Goebbels'in en sadık öğrencilerinden biri Kemal Kılıçdaroğlu...
Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor, yüzüne vurulunca hiç aldırmıyor.
İkide bir de "yineliyor" yalanlarını.
Bakın gene ne demiş:
"CHP demek demokrasi demektir. Bu ülkeye kendi özgür iradesiyle çok partili hayatı getiren parti CHP'dir." Tepeden tırnağa yalan.
***
Ülkeyi yirmi yıl boyunca tek parti diktasıyla yöneten CHP'dir.
1925 yılında çok partili hayatı bitiren, muhalefetin her türlüsünü partisiyle, derneğiyle, basınıyla yasaklayan CHP'dir.
1930 yılında Atatürk'ün önayak olduğu ve hatta desteklediği
Serbest Fırka'yı
"kendi kendini feshetmeye" zorlayan da CHP'dir.
İsmet İnönü, kendi özgür iradesiyle değil, Stalin korkusuyla ve
Amerika'ya şirin görünme kaygısıyla çok partili hayata dönmüştür. Dünya savaşını
Almanya kazansaydı diktaya
"aynen" devam edecekti.
Bu, partinin değil, diktatör İnönü'nün kendi kararıdır.
O kadar öyledir ki, parti örgütü
Recep Peker'in şahsında buna itiraz etmiş, sonunda İnönü, Peker'i yürütmüştü...
1936 yılında TBMM'nin dışında ve üstünde bir
"faşist konseyi" kurmaya kalkanlar da İnönü ve Peker'di.
1946 yılında, izin verdiği partilerden solcu olanları kapatan da İnönü.
Tan gazetesini ve matbaasını bastıran, yıktıran da CHP.
1960 yılında darbeye çanak tutan CHP'dir.
1968 yılında Demirel'le anlaşıp seçim sisteminden
"milli bakiyeyi" kaldıran ve sosyalist
Türkiye İşçi Partisi'nin bir daha Meclis'e girebilmesini önleyen gene CHP'dir.
1971 yılında cuntanın kurdurduğu faşist hükümete başbakan ve bakan veren de gene CHP'dir.
"Şahsında mündemiç" olduğu için ha CHP demişsiniz ha İnönü, fark etmez.
***
Bunları, yıllardır yazıla çizile, artık çocuklar bile öğrendiler.
Biz de yazmaktan bıktık yahu...
Kemal Bey bıkmıyor.
Peki Kemal Bey ve hempaları bilmiyorlar mı?
Bal gibi biliyorlar ama
"kulak arkası" ediyorlar.
Hadi onlar politikacı... Peki gazetecilere ne demeli?
Yüzlerine vurula vurula yıllardır papağan gibi aynı palavrayı tekrarlayıp duran gazetecilere?
Usanmıyorlar ve utanmıyorlar.
"Halk cahil" ya, ne sallarsak yutar diye düşünüyorlar.
Halkı bilmem ama
"müşterileri" çok kafasızdır.
***
Bütün bunları bilip de bilmezden, görüp de görmezden gelen ve oylarını CHP'ye veren bazı ahmak solcuları bir kere daha şapır şupur öperim.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz