Aslında HDP'nin kapatılması, CHP'nin fena halde işine gelir.
Çünkü kapatılan HDP'nin oyları da CHP'ye akacaktır.
Böylece yüzde 30'a "yaklaşacak" olan CHP'de yönetim de kurtulur. En azından Muharrem İnce'nin "çenesinden" kurtulur. Kılıçdaroğlu tahtında kalır.
HDP oylarının gidebilecekleri başka bir yer yoktur.
Devlet Bahçeli ideolojik nedenlerle bu kapatmayı istiyor ama Cumhurbaşkanımız da pragmatik nedenlerle buna soğuk bakıyor. HDP'ye bayıldığından değil.
CHP bir taşla iki kuş vurmuş olur: Hem oyları toplar, hem HDP ile kurmuş olduğu yarı açık yarı gizli, ama her durumda "şaibeli" ittifaktan da bir çırpıda kurtulur. Sırtından bir yük atar. Seçimi gene de kazanamaz ama "puan toplamış" sayılır.
Belki de bunu gördükleri için HDP'ye gizliden gizliye hainlik ediyorlar, örneğin ilçe belediyelerinde birtakım meşkûk PKK izlerinin ortaya çıkarılmasına ve bu partinin başını derde sokmaya çanak tutuyorlar.
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Peki HDP kapatılırsa başka neler olur?
Hiiiç... Kısa sürede, bir yılda falan, yeni bir parti kurarlar.
Şimdiye kadar hep öyle olmadı mı?
Yönetici kadro değişir, bazı kişiler elbette yasaklı duruma düşerler ama yeni bir kadro görevi devralır (hani
Leyla Zana nerededir ve ne değişmiştir?)
İstedikleri demokrasi falan değildir, kesin ayrılıktır.
Adalet, demokrasi lafları, bu "
nihai" amacın kılıfıdır.
İşte bu yüzden de "
bunlara adalet ve demokrasi sağlansın"
diye tutturan bazı Bilgi
Üniversitesi allameleri ve Cihangir
çocukları etkili olamıyorlar...
Açık açık "
bırakalım gitsinler" de diyemiyorlar, çünkü kendilerini kodeste bulacaklar.
Ayrılıkçı Kürtler çok nankörlük ettiler.
Demokratik adımlar atılmıştı, görüşmeler de sürüyordu, masaya tekme attılar.
Eh,
Tayyip Erdoğan da bunu affetmedi.
Adam olsalardı, örneğin tarihte ilk defa gerçekleşen bir "
Kürtçe yayın kanalı" için iktidara teşekkür etmeleri gerekirdi.
Ama PKK, bu kanalın sunucusu Rojin Ülker'i ölümle tehdit etti.
Bundan da, asıl dertlerinin demokratik haklar falan olmadığı anlaşıldı.
***
Amerikan smokiniyle gerdeğe girecekler ve akılları sıra Marksist- Leninist bir devlet kuracaklar...
Batı'nın buna izin vereceğini sanıyorlar.
Önce Kuzey Suriye'de kuracakları, sonra da bizden toprak koparmaya çalışacak olan devlet, bir "
kukla" olmaktan öteye gidemez.
Bunun için tabii önce Türkiye'nin boğazının iyice sıkılması gerekecektir. Joe Biden bu göreve taliptir.
Ama yıl 1912 değildir ve cumhuriyet ordusu da o dönemin Osmanlı ordusu kadar zayıf değildir. Toprak koparacak yeni bir Balkan Harbi gündemde yoktur ve olamaz.
Kalıyor "
bir şekilde" Erdoğan'ı devirmek ve bütün bunlara boyun eğecek yeni bir Türk yönetimi kurmak! O yönetimin dışişleri bakanı da Ünal Çeviköz tabii.
Hadi görelim bakalım.