Demokrat Parti, madem "liberal" olduğunu iddia ediyordu, iktidara geldiğinde "ekonomik sistem değişikliğini" yapmalı, özellikle kambiyo rejimini değiştirmeliydi... Yapmadı. Kafaları o kadarına basmadı. İsmet Paşa'nın onlara kurduğu çerçeve içine hapsoldular.
Bu aymazlıkla, beş yıl sonra ekonomik krize ve on yıl sonra darbeye de zemin hazırladılar.
Menderes 1960 yılı mayıs ayının hemen başlarında, CHP'nin kışkırttığı gösteriler üzerine, Tahkikat Komisyonu'nu lağvettiğini ve hemen, 1960'ın yaz ya da sonbahar aylarında erken seçime gideceğini açıklamalıydı.
O güne kadar görülmemiş büyük gerginlik birdenbire sona erer, tansiyon düşerdi. O zaman darbe yapmaya da sıkı büzük isterdi.
Yapamadı. Komisyonun görevine son verdiğini de ancak 26 Mayıs akşamı söyleyebildi. Artık çok geçti, ok yaydan çıkmıştı.
Seçimi gene kazanırdı. Bazı kişiler de "nasıl olsa kaybedecekti, darbeye ne gerek vardı" derler.
Geri dönelim: İnönü 1946 yılında çok partili sisteme dönerken, devlet kasası da tıklım tıklım döviz dolu, bir "yatırım hamlesi" başlatabilirdi. Aklı basmadı. Ya da bunun CHP'yi iktidardan mutlaka düşüreceğini gördü. Sonuç değişmedi, o ayrı.
Daha da geri gidelim: İnönü bu yatırım hamlesini 1932 yılında da başlatabilirdi. İflas eden Amerikalı sanayiciler makine parklarını "ölü eşek fiyatına" satıyorlardı, Şevket Süreyya (Aydemir) çok yalvardı ama İnönü hiç oralı olmadı.
1973 petrol krizi üzerine, Demirel ve Ecevit anlaşıp liberal reformu bu kez yapmalıydılar... İkisinin de kafası basmadı.
Demirel, iş işten geçtikten sonra, ancak 1980 yılının başında, darbeye dokuz ay kala kambiyo reformunu "şok tedavisiyle" akıl edebildi. Çaresiz kalmıştı. "Vakitlice" yapabilseydi darboğaza girmezdi.
***
Muhalefet hazin durumda.***
Lee Child adlı piyasa yazarının yarattığı Jack Reacher karakterinin serüvenlerini yıllardır keyifle izlerim.