Yeni kurulan ve kurulmak üzere olan particikler için "kimliksiz" tanımlaması yapılıyor.
Söyledikleri hiçbir şey yok. Seçmenin niçin onlara oy vermesi gerektiği belirsiz.
Anladınız işte, Mustafa Sarıgül, Muharrem İnce falan.
Bulanık bir Atatürkçülük havası, o kadar.
Ne sağcıymış ne solcuymuş bunlar.
Sarıgül sofra kuracakmış.
Boş lafın dibidir.
Tövbe, İnce bir şey önermiş olmak için bir şey öneriyor: Senato istiyormuş.
Bununla oy alacağını sanıyorsa politikadan hiç anlamıyor demektir.
Elbette sanmıyor.
Bunların derdi iktidara gelmek değil, Meclis'e girmek bile değil.
Cumhurbaşkanlığı hiç değil.
Bunların derdi "bir şekilde" CHP'nin başına geçmek, en kötü ihtimalle kendilerine bir kontenjan ayrılmasını sağlamak.
Seçmen de avanak değildir, bütün bunların farkındadır.
Öte yandan, parti kurması beklenen ya da kurması için basın tarafından kışkırtılan Ümit Özdağ'ın durumu daha da acıklıdır.
Meral Hanım'ın Kürt politikasına karşı çıkıyorsan niçin MHP'de değilsin? Diye sorarlar.
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Daha bir "ele gelen" muhalif partilerin ortak dış politikası bellidir: Amerika'ya tam teslimiyet.