Belli ki iki yıl önce bir araya gelmişler ve somut bir anayasa taslağı değilse bile "yeni bir anayasanın anahatları" üzerinde anlaşmışlar.
Meral Hanım istediği kadar inkar etsin, ateş olmayan yerden duman çıkmıyor.
İP ile HDP anlaşmasından söz ediyoruz...
Bu, Kürt milliyetçileri açısından bir "nankörlük", Türk milliyetçileri açısından da bir "ihanet" belgesidir.
Bu taslakta hiç de öyle "güçlendirilmiş parlamenter bilmem ne" emaresi göremedik. Daha sonra icat etmişler.
Bir şey göze çarpıyor: "Resmi dil Türkçe'dir" ibaresi...
Bu şimdi de böyle.
Kürtçe de yasak değil. Kürtçe yayın yapan televizyon kanalı da var.
Öyleyse? Niçin bu konu zorlanıyor? Ne değişecek?
Kürtçe eğitim... Ama bu da yasak değildi.
Becerip de Kürtçe gazete çıkaramadılar, okul kuramadılar, kitap yazıp yayınlayamadılar.
Onu da Türk milliyetçilerinden bekler olmuşlar anlaşılan!
Hani "biz ayrılalım ama TC bize para versin" kafası var ya...
***
İkincisi de, kafalarındaki anayasanın "federasyona" açık olması! Zurnanın zırt dediği yer orası.
CHP ile SP de aynı fikirdeler.
SP kimsenin umurunda değil, varla yok arası, ama İP esaslı bir kırılmaya doğru gidiyor. Milliyetçiler ayrılacaklar ve de ya yeni ve küçük bir parti kurup eriyip gidecekler, ya da paşa paşa MHP'ye dönecekler, biz ettik sen etme Devlet Bey...
CHP nereye gider bakalım?
Herhalde iktidara değil.
Kimse CHP bölünecek mi diye merak etmiyor, "kaça" bölünecek diye merak ediyor.
Bakalım Joe Biden onları kurtarabilecek midir? İttifakı bir arada tutabilecek midir?
*
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Türkiye çok şey kaybetti
Oğlu gibi ben de ne diyeceğimi bilemiyorum...
Üstelik ölümü tam da bilgisayarımın bozulduğu ve yazıları aksatmak zorunda kaldığım güne denk geldi.
Sevgili kardeşim Ahmet Kekeç'in kaybı, ailesinin ve sevenlerinin kaybından çok daha fazla bir şeydir.
Türkiye çok önemli bir aydınını kaybetti.
Söylenecek her şey söylendi ama bir de ben tekrarlamış olayım: Dürüst, sevecen, aydınlık kafalı, tutarlı ve dimdik bir adamdı. Namuslu adamdı.
"İslamcı" değildi, Müslüman aydındı.
Dindardı, dinci değildi.
Yazılarını hiç kaçırmazdım. Onu çok özleyeceğim.
Gönüllerimiz birdi ama arkadaşlık edemedik, aramızda on yaş da fark vardı, yalnızca bir kere buluşup yemek yiyebilmiştik. Yanarım yanarım buna da yanarım.
Allah gani gani rahmet eylesin, çok zamansız, çok erken gitti.