Son zamanlarda ayyuka çıkan kadın cinayetleri, kadınlara ve hayvanlara şiddet örnekleri çok haklı olarak büyük tepki görüyor.
Başka bir ülkede de, "münferit" olaylar dışında bu örnekleri görmedik doğrusu. Bize özgü.
Fakat bu tepkiler "zaten" şiddet göstermeyen doğru dürüst insanlar arasında kalıyor. Caniler gazete okumuyorlar ve tepkilerden hiç mi hiç etkilenmiyorlar.
Herif cani ruhlu, insanı bıçaklayamayınca köpeği bıçaklıyor, ne yapacaksın?
İlk adım, kediyi köpeği "mal" olmaktan çıkarmak ve cezaların şiddetini arttırmaktır.
Ancak bu da çözüm olmayacaktır.
Hayvana şiddet olaylarından en çok etkilenen kadınlar ateş püskürüyorlar. Değerli sanatçı Ezgi Mola "ne zaman insanlıktan çıktık" diye sormuş...
Bazıları oraya hiç girmediler ki çıksınlar Ezgi Hanım...
Ne zaman mı çıktık?
"Lumpenproletarya" sınıfı olağanüstü bir artış, bir patlama gösterdiği zaman.
"Virüse selam partiye devam" cümbüşleri yapanlar da bunlardır ama söyleyince bazı arkadaşlar "darıltmayalım, oy kaybederiz" diye kızıyorlar.
***
Cumhuriyet yönetimi, en büyük sorunumuzu "
eğitim" olarak kabul etmiş ve bütün gücünü, bütün ağırlığını buna vermişti.
Doğru ama eksikti.
Osman Ulagay'ın deyimiyle "
sanayileşmeyi gelecek kuşaklara bıraktılar"
(bana sorarsanız akılları basmadı),
köylüyü köyünde tutmaya, büyük şehirlere
gelip yığılmasını önlemeye dikkat
ettiler (Köy Enstitüleri girişimi)...
Köylü özellikle İstanbul'a Demokrat Parti iktidarında, toplum rahatlayınca, ulaşım gelişince gelmeye başladı. Ortaya Gültepe, Kuştepe gibi varoşlar çıktı. (Lahmacunla, çiğköfteyle, kebapla tanışmamız da o dönemdedir.)
Bu gecikmiş bir sosyal hareketlenmeydi.
Sanayileşme geciktiği için, köylü şehir tarafından "
soğurulamadı", ortaya lumpen sınıfı çıktı ve hızla büyüdü.
Köylünün büyük kısmı sanayi tarafından işçiye dönüştürülemedi.
Lumpen ne köylü ne şehirlidir, iki arada bir derede kalmıştır.
Eski ahlak kuralları ve davranış biçimleri çökmüş, yerine yenisi geliştirilememiştir. Artık ortada "
saf ve temiz Anadolu yiğidi" de yoktur, "
bilinçli işçi sınıfı" da henüz oluşmamıştır.
Kaypaktır, güvenilmezdir, arkanı dön seni hemen satar.
Derdi özgürlük değil, serbestliktir.
Kural tanımaz. Sınır da tanımaz.
Genellikle sorunludur, sosyopattır. Sado-mazodur. Kendisinden güçlüye boyun eğer, kendisinden zayıfa saldırır (özellikle kadına.)
Hani sizin oynadığınız filmler var ya, "
Celal ile Ceren", "
Maide'nin Altın Günü" falan, işte orada anlattığınız tipler Ezgi Hanım.
***
Türkiye'de "
başat" olan sınıf lumpenproletarya, başat olan kültür lumpen kültürüdür.
Buna bir bakış açısı daha ekleyiniz,
Kemal Tahir'in Andre Maurois'dan yaptığı alıntıyı hatırlayınız: "
Ruhunda artakalmış vahşet hissinin de etkisiyle..."
Şiddet olaylarının hesabını "
eşkiyalığa övgü düzenler" versinler diyecektim ama toprak altındalar.
Bir de solcular söylesinler bakalım, kadına ve hayvana şiddeti hangi sihirli değnekle yokedecekler?